28 Ekim 2013 Pazartesi

Füze İhale Takvimi Uzatıldı


Derin endişe ikinci madde

Füze hızı kadar olmasa da Çin'den alınacak füze konusunda hızlı gelişmeler yaşanıyor.
Çin füzesine ABD'nin beklentilerin ötesinde tepki göstermesi üzerine Başbakan Erdoğan, 'Füze için teklif getirilirse düşünürüz' demişti.
Başbakan'ın bu açıklamasından sonra kritik bir adım atıldı. Savunma Sanayii, füze ihalesinde görüşmeye kalan üç firmaya teklif sürelerini 31 Ocak 2014 tarihine kadar uzatmaları ve tekliflerini yenilemeleri için yazı yazdı.
Çin'in birinci sırada yer aldığı füze ihalesinde Fransa-İtalya ortaklığı ve ABD görüşmeye kalmıştı.
Savunma Sanayii Müsteşarlığı tarafından ilgili firmalara gönderilen resmi yazıda, 31 Ekim tarihinde dolacak olan teklif sürelerinin 31 Ocak tarihine kadar uzatılabileceği bildirildi.
Firmalara teklif süreleriyle birlikte yeni teklifte de bulunabilecekleri ve bunun değerlendirmeye alınacağı iletildi.
Başbakan Erdoğan'ın, 'Yeni teklif getirsinler görüşürüz' açıklamasından sonra ilk somut adım atıldı. Böylece, ihalenin Çin'e verilmesine tepki gösteren ABD'ye teklif süresini uzatma ve yeni teklif sunma imkanı sağlandı.
TÜRKİYE'NİN ÖNCELİKLERİ
ABD'liler füze ihalesinde 'her şey bir anda oldu-bitti' şeklinde bir hava oluşturmaya çalışıyorlar ama durum bu gerçeği yansıtmıyor. Türkiye, Uzun Menzilli Füze Savunma Sistemi ihalesine tam 6 yıl önce çıktı.
Teklifler alındı, değerlendirmeler yapıldı. 31 Ocak 2013 tarihinde yapılan Savunma Sanayii İcra Komitesi toplantısında görüşmeye kalan firmaların açıklanması bekleniyordu. Yüksek fiyat verdiği için elenen Rusya Antey 2500, ABD yine Patriotlarla, Fransız-İtalyan ortaklığı Samp-T füze savunma sistemiyle ihaleye katılmıştı. 26 Eylül tarihli SSİK toplantısında birinci sırada geldiği açıklanan Çin de yine FD-2000'le ihaleye katılmıştı. O zaman da Çin ihaleyi almaya en yakın teklifi vermişti. Ancak İcra Komitesi'nde Başbakan Erdoğan, 'Ortak üretim yapalım' önerisini getirdi.
Bunun üzerine Savunma Sanayii yetkilileri, yeni durum muvacehesinde ilgili firmalarla temasa geçti.
Türkiye'nin öncelikleri şunlardı:
1-Ortak üretim.
2-Süre
3-Fiyat
ÜÇ DÜŞÜNÜLDÜ 1 KARAR VERİLDİ
ABD'nin, füze ihalesini Çin'in kazanması üzerine, ihalenin oldu-bittiye getirildiği şeklinde bir hava oluşturmasına rağmen, bunun gerçekleri yansıtmadığı ortaya çıktı.
Çünkü İcra Komitesi'nde alınan 'ortam üretim' konusundaki karar iletilmesine rağmen ABD, sunduğu 3 teklifte de ortak üretim konusunda adım atmadı. Patriotların denenmiş bir sistem olduğunda ısrar ederek, ortak üretime yanaşmadı. Bunun yerine paket halinde satış sistemini önerdi.
Firmalardan bu şartlar kapsamında tekliflerini yenilemeleri istendi. Putin'in özel önem verdiği ihaleyi almak isteyen Rusya, teklifini fiyat konusunda yenileyerek, 5.2 milyar dolardan aşağıya çekti. Firmalar üç kez aynı teklifi sundular ama aceleci davranmayan Türkiye, 'Üç düşündü, bir karar verdi.'
FİRMALARIN FİYAT TEKLİFLERİ NEYDİ
2500 kilometre menzile sahip olan Rusya Antey 2500 tipi füzeleriyle girdiği ihalede teknik özellikleri itibariyle yüksek puan alırken, verdiği fiyat teklifi ile ihale dışında kaldı.
İhaleye
Çin, 3.5 milyar dolar
Fransa-İtalya ortaklığı, 4.4 milyar dolar
ABD, 4.5 milyar dolar fiyat verdi.
YERLİ KATKI ORANLARI
31 Ocak tarihli İcra Komitesi Toplantısı'nda alınan karar gereğince ihalede ortak üretim ve yerli katkı oranları da değerlendirmede ayrı bir puanlamaya tabi tutuldu.
Çin, ortak üretim ve yüzde 30 yerli katkı önerdi.
Fransız-İtalyan ortaklığı ve ABD ise ortak üretime yanaşmazken, yerli katkı oranını yüzde 10-12 arasında tuttu.
İhaleyi 3.5 milyar dolar fiyat önerisi ve 80 puanla birinci sırada tamamlayan Çin, ortak üretim ve 1.1 milyar dolarlık iş payı sundu.
Tepkinin altında yatan neden...
31 Ocak tarihine uzatılan sürede, eğer ihale şartlarında bir değişiklik olmazsa, Türkiye-Çin ortak üretimi FD 2000 tipi Uzun Menzilli Füzelerin üretimi Ankara'da gerçekleştirilecek. Savunma Sanayimizin önemli firmaları olan ROKETSAN, ASELSAN ve AYESAŞ füze üretiminde 1.1 milyar dolarlık bir iş hacmiyle Çinlilerle ortak üretimi gerçekleştirecekler.
BMC'DEN FÜZE RAMPASI
Türkiye'de üretilecek olan füze savunma sistemlerinin taşınması ve havaya fırlatılması için BMC kamyonlarından yararlanılacak. 250 adet BMC kamyonu füze rampalarının taşıyıcı özelliğine göre modifiye edilecek.
SADECE FÜZELERE DEĞİL
Çin'le ortak üretilecek olan füzelerin teknik özelliklerinde Türkiye'nin ihtiyaçlarına göre önemli değişikliklere gidildiği ortaya çıktı.
Uzun Menzilli Hava Savunma Sistemlerinin füzelere karşı özelliği ön plana çıkmasına rağmen, Türkiye'nin, Çin'le birlikte ortak üretmeyi planladığı sistemin ise yüzde 70 hava soluyan sistemler olan savaş uçakları, helikopterler ve İHA'lara, yüzde 30 oranında ise füzelere karşı etkili olacak.
MENZİLİ 600 KİLOMETRE
Balistik ve güdümlü füzelere karşı etkili olan FD 2000 füze savunma sisteminin menzili 600 kilometre. Füzeleri 150 kilometreden tespit eden sistem, Türkiye topraklarına gelmeden füzeyi imha ediyor.
Füze sistemi,
1-Arama radarı
2-Takip radarı
3-İmha bölümlerinden oluşuyor.
26 Eylül tarihli Savunma Sanayii İcra Komitesi toplantısından sonra yapılan açıklamada Uzun Menzilli Füze Savunma Sistemleri ihalesini birinci sırada kazanan Çin'le görüşmelere başlanacağı açıklanmıştı.
Bu açıklama ABD'nin ayağa kalkmasına yol açsa da bilinmeyen bir durum değil. Ama asıl açıklanmayan bir madde var ki, Türkiye açısından hayati öneme haiz.
O da ikinci madde.
Peki orada ne deniliyor?
'Yüksek İrtifada Hava Savunma Sistemi'
ABD'NİN TEPKİSİ BU YÜZDEN Mİ?
6 yıldır devam eden ihale sürecinin her aşamasını bilen ABD, sanki ilk kez haberdar oluyormuşçasına tepki gösterdi.
ABD'nin aşırı tepkisinin arkasında açıklanmayan 2. madde yatıyor olmasın.
Birinci füzeyi Çin'le ortak üretmeyi planlayan Türkiye'nin asıl hedefi Yüksek İrtifa Gelişmiş Hava ve Füze Savunma Sistemi kurmak.
Bu sistem hem kendi üretimimiz olacak hem de daha yüksek irtifadan gelecek olan füzeleri karşılayacak.
'Türkiye hep alıcı olarak kalsın'
Türk mühendisleri tarafından tasarlanacak olan Yüksek İrtifa Gelişmiş Hava ve Füze Savunma Sistemi'nin üretilmesinde Çin, bize teknik destek sağlayacak.
İhalede ABD, Rusya ve Fransız-İtalyan ortaklığının yanaşmadığı nokta bu: 'Türkiye kendi sistemini üretmesin. Üretici biz olalım Türkiye alıcı olarak kalsın.'
Peki bunun NATO üyeliği ile ilgisi ne?
Bu durumda Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun, 'Niye bizimle ortak üretimden kaçınılıyor?' sorusu önem kazanıyor.
Türkiye, Çin'den alacağı teknik destekle birlikte yazılımını kendisi yaptığı Yüksek İrtifa Hava ve Füze Savunma Sistemlerini üretip, kendi hava savunmasını güçlendirecek. Yetinmeyecek bunu ikinci ülkelere de satabilecek.
Çin'in verdiği desteği vermeye yanaşmayan ABD ve Fransa-İtalya ortaklığı kararını gözden geçirir ve bunu vermeyi taahhüt ederse, neden olmasın? Zaten aynı savunma sistemi olan ortak NATO üyeliğimiz ve Soğuk Savaş dönemine uzanan dostluğumuz bunu gerektirmez mi?
Birinci Körfez Savaşı ve Suriye sorununda olduğu gibi başı sıkıştığı anda NATO'ya koşan Türkiye, bu sistemi üretmeyi hak etmiyor mu?
TÜRKİYE NELERİ YAPTI
Hava savunma sistemlerinde çalışmalarını hızlandıran Türkiye,
1-Alçak İrtifa Hava Savunma Sistemlerini ürettik. (Roketsan-Aselsan ortak üretimi)
2-Orta İrtifa Hava Savunma Sistemi'nin tasarımını gerçekleştirdik. Üretim aşamasına geçilecek.
3-Yüksek İrtifalı Hava Savunma Sistemi'ni yapmayı planlıyoruz.

27 Ekim 2013 Pazar

C-130'lar 'Gun Ship' olacak!

C-130'lar 'Gun Ship' olacak!

Muhammet METİN/Kokpit.Aero
Türk Hava Kuvvetleri'nin envanterinde ki 19 adet C-130 nakliye uçağı, Savunma Sanayii Müsteşarlığı'nın (SSM) başlattığı ERCİYES projesi ile Türk Havacılık ve Uzay Sanayi (TUSAŞ) ve Kayseri 2nci HİBMK tarafından modernize ediliyor.
ERCİYES Projesi altında modernize edilecek iki C-130T uçağının ERCİYES Sözleşmesinde yapılacak yeni bir değişiklik ile GunShip (Silahlı Uçak) konfigürasyonuna dönüştürülmesi bekleniyor. 2nci HİBMK ERCİYES projesinde görevli yetkiliden edinilen bilgiye göre, TAI, 2nci HİBMK, HvKK ve SSM’nin C-130 uçaklarının silahlandırılması konusunda çalışmalara başladı. Modernizasyon kapsamında C-130 uçaklarının silahlandırılması konusunda belli birikim ve uzmanlığa sahip yabancı bir firma ile görüşmeler gerçekleştirildi.
HANGİ SİLAHLAR OLACAK?
2nci HİBMK ERCİYES projesinde görevli yetkili, yabancı firma tarafından proje kapsamında 3omm GAU-23 Bushmaster otomatik topunun yanı sıra halen KC-130J Harwest Hawk ve AC-130W Stinger II uçaklarında yer alan ve 18km menzile sahip Griffin-A (AGM-176) füzelerinin C-130 uçağında kullanılması teklif edildi.
TAI ana yükleniciliğinde yapılması planlanan projede, Aselsan ve Roketsan’ında görev alması da planlanıyor. Aselsan geliştirdiği başta FLIR sistemi olmak üzere birçok aviyonik sistemin entegre edilmesi, Roketsan’ın ise yerli imkanlarla geliştirilen UMTAS, L-UMTAS ve CİRİT gibi füze sistemlerinin de uçağa takılması gündemde.
SICAK ÇATIŞMA BÖLGELERİNDE GÖREV YAPIYOR
Uzun yıllardır Amerikan Hava Kuvvetleri'nde kullanılan AC-130 tipi uçaklar, dar bölgelerde keskin manevralar yaparak havadan yere ateş desteği veriyor. C-130 nakliye uçağının sıcak çatışma bölgelerinde yakın hava desteği sağlaması amacıyla modifiye edilmiş hali. C-130 nakliye uçağından daha fazla motor gücü, tırmanma hızı ve menzile sahip.
İlk olarak Vietnam Savaşı’nda görev aldı. Daha sonra 1983'de Greneda, 1989 yılında Panama da kullanıldı. Körfez Savaşı'nda etkin olarak görevini icra etti. 1999 Kosova Savaşı'nda Belgrad yakınlarında düşürülen F-117 Savaş uçağının pilotunun kurtarılmasında ve Sırbistan yer birliklerinin imhasında başarıyla da kullanıldı. 2001 yılında Afganistan ve 2003'te de Irak'ta görev yaptı.
SİLAHLAR SOL TARAFTA
AC-130'da tüm silahlar uçağın sol kısmında bulunuyor. 1 adet 105 mm'lik M101 Haubica hafif obüs uçağın en ağır silahı. Etkili menzili 7.500 metre,  40 mm Bofors L-70 topu, 25 mm GAU-25 ve 6 namlulu M61A1 Vulcan topu gibi silah sistemlerine sahip. Uçak modellerine göre silah sistemleri ile değiştirilebiliyor. Uçakta bulunan GPS, INS, APQ-180 dijital atış kontrol sistemi ve ALLTV (Alçak irtifa TV sistemi) her hava şartında gece ve gündüz, seyir ve atış imkânı vermekte. ABD Hava Kuvvetleri'nde aktif olarak 8 adet AC-130H Spectre , 17 adette AC-130U Spooky olmak üzere toplam 25 AC-130 Uçağı bulunuyor.

23 Ekim 2013 Çarşamba

Meltem Projelerinin İlk uçağının Nihai Kabulu




Deniz Karakol ve Sahil Güvenlik Uçakları Görev Ekipmanları Tedarik ve Platformlara Entegrasyonu (Meltem-2) Projesi kapsamında 2012 yılı içinde geçici kabulleri tamamlanan deniz karakol uçaklarından birincisinin Nihai kabulü başarı ile tamamlanarak Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na teslim edilmiştir. İkinci Deniz Karakol Uçağı’nın ise test – kabul faaliyetleri başlatılmıştır. Deniz Havacılığımızın kuruluşunun 100. yılı olan 2014 yılının ilk çeyreğinde tüm teslimatların tamamlanması hedeflenmektedir.

Kaynak SSM facebook

22 Ekim 2013 Salı

Sikorsky İle Anlaşma Tamam



ABD'ye 3,5 milyar dolarlık füze telafisi

Türkiye’nin uzun menzilli hava savunma füzelerini 3,5 milyar dolarla Çin'den alma kararının ardından “Türkiye, ABD'ye sırtını çevirdi” tartışmaları devam ederken, önümüzdeki günlerde ABD’li Sikorsky firmasıyla 3,5 milyar dolarlık bir sözleşme imzalanacak. Türkiye’nin en uzun soluklu ihalelerinden biri olan “genel maksat helikopteri” programında ABD ve İtalyan üreticileri arasındaki rekabette kazanan ABD oldu. Sikorsky Askeri Sistemlerden Sorumlu Başkanı Samir Mehta, “Bu anlaşma önümüzdeki 30 gün içinde bütünüyle imzalanacak. Program kapsamındaki tamamlanmış helikopterin tesliminin 2018 yılında olması planlanıyor” dedi.
109 HELİKOPTER ÜRETİLECEK
İmzalanacak sözleşmeyle Türkiye, Sikorsky firması ile ortak olarak 109 adet “genel maksat helikopteri” üretecek. Helikopterler Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve Özel Kuvvetler Komutanlığı’na verilecek. Helikopterler, muharebe arama/kurtarma ve yangınla mücadelede kullanılacak. Gerekli görüldüğü takdirde diğer sivil kurumlar için de helikopter üretilebilecek.
PATRİOT TELAFİSİ
ABD’li Sikorsky firması ile 2010’da “görüşmelere başlama kararı” alınmıştı. Ancak Savunma Sanayii Müsteşarlığı ile Sikorsky firması arasında yaklaşık 3 yıldır süren sözleşme görüşmelerinde çok sayıda çıkmaza girilmişti. “Sözleşme görüşmelerinin iptal edilmesi” noktasına kadar gelen müzakerelerde geçtiğimiz günlerde sonuca varıldı. ABD’li firma ile imzalanacak 3,5 milyar dolarlık helikopter anlaşmasının maliyetinin de Çin’den alınacak füze sistemlerinin maliyetiyle aynı olması dikkat çekti. Füze sistemi konusunda Çin ile sözleşme masasına oturan Türkiye’ye ABD’den gelen yoğun eleştirilerin ardından sözleşmede imza kararı alınması, savunma çevrelerinde “Türkiye, ABD ile Patriot telafisi yapıyor” yorumlarına neden oldu.
ORTAK ÜRETİM YAPILACAK
Türkiye ile ABD arasındaki kritik anlaşmanın ardından sürecin nasıl işleyeceği de ortaya çıktı. Buna göre, ASELSAN, helikopterin en kritik elektronik sistemi olan kokpiti tamamen milli imkanlarla üretecek. TAI de helikopterin kritik parçalarının ve gövdesinin üretiminde büyük rol oynayacak. Bunun yanında çok sayıda yerli firma da helikopterin üretimi konusunda destek verecek.

Japonya'nın 'Uzay topu' kullanıma hazır


'Uzay topu' kullanıma hazır

Japonlar, uzay-havacılık alanında bir ilke imza attı. Hayasuba-2 uzay aracı geliştirilen uzay topu, Dünya’da başarıyla denendi. 2014’te kullanılması hedeflenen uzay topu, maden arama görevleri için asteroitleri parçalamakta kullanılacak.

Japonlar, Gifu eyaletinde yapılan denemeyle uzay madenciliği alanında önemli bir adım attı. Japonya Uzay-Havacılık Keşif Ajansı (JAXA), dün yaptığı açıklamada asteroitlerden numune elde edilmesi için kullanılacak silahın başarıyla denendiğini duyurdu.

Hayabusa 2 uzay aracının Aralık 2014’te başlaması planlanan görevi kapsamında geliştirilen uzay topu, asteroitleri 100 metre mesafeden vuracak. Silah, metal mermilerden oluşan mühimmatı saniyede 2 kilometre hızla ateşleyecek ve asteroitin yüzeyini paramparça edecek.

JAXA, asteroitlerin yüzeyinde meydana gelecek küçük kraterler sayesinde değerli maden örneklerine ulaşabilmeyi umuyor.

JAXA, web sayfasında yaptığı açıklamada, ‘yapay kraterler aracılığıyla elde edilecek numunelerin uzay ortamı veya ısıdan az etkileneceği için önem taşıyacağını’ belirtti.


VURULACAK HEDEFLER BELLİ
Russia Today’in haberine göre, Japon mühendisler isabet oranı ve ateş hızı konusundaki sorunları aştıklarını açıkladı.

Hayasuba görevi kapsamında 2010 yılında Uzay’da keşiflere başlayan JAXa, Haziran 2010’da Dünya’ya dönen uzay aracıyla ilk olarak 500 metre uzunluğunda mineral zengini S-sınıfı Itokawa asteroidini keşfetti.

Hayasuba-2 uzay aracı, selefinin ardından 2014’te C-sınıfı ‘1999 JU3’ asteroidini araştırmak için Uzay’a yollanacak. Asteroidin organik mineral ve su bakımından zengin olduğu düşünülüyor. 920 metre genişliğindeki asteroidin kendi ekseninde dönme hızı yaklaşık 7.6 saat.

Hayasuba-2’nin hedefine 2018’de ulaşması ve Dünya’ya 2019’da dönmesi planlanıyor.
http://haber.stargazete.com/teknoloji/uzay-topu-kullanima-hazir/haber-799448

Şimdi sıra ‘milli motor’da


Şimdi sıra ‘milli motor’da

Türkiye, Atak Helikopteri, Hürkuş uçağı, Altay Tankı, MİLGEM gibi milli projelerde ithal motor kullanıyor. Atak ihracatına motoru üreten ABD izin vermedi. Diğer projelerin ihracına da izin çıkmama ihtimali üzerine ‘milli motor’ çalışması başlatıldı.
Türkiye'nin yerli milli projelerinde ithal motor kullanılması nedeniyle giderek artan sıkıntı için çözüm aranıyor. Milli tank Altay, milli helikopter Atak, milli eğitim uçağı Hürkuş ve milli gemide kullanılacak motorlar ABD, Kanada, Fransız ve Alman yapımı. Son olarak ABD’nin, motorunu verdiği Atak helikopterlerinin ihracatına blok koyması nedeniyle aynı sıkıntının diğer projelerde de yaşanmasından endişe ediliyor. Milli motor geliştirmek için özel sektörün de içinde olduğu arayışlar başladı.
İhracat için ‘lisans’ şartı
Türkiye’nin savunma sanayi kapasitesini artıracak milli projelerde motor problemi yaşanıyor. Maliyeti oldukça yüksek projelerin finansmanının sağlanabilmesi için ihraç edilmesi gerekiyor. Ancak savunma projelerinde motor gibi kritik parçaları tedarik eden ülkelerin ihracat lisansı vermesi şartıyla ihracat gerçekleştirilebiliyor. Son olarak Atak Helikopteri’nin Pakistan’a ihracı konusunda ABD yönetiminin izin vermemesi üzerine gözler diğer projelere çevrildi.
Yerli motor üretemiyoruz
Atak helikopterinde Amerikan motorunun kullanılmasının yanı sıra diğer milli projelerde de ithal motorlar kullanılıyor. Türkiye’nin yerli motor üretme kabiliyetine sahip olmaması nedeniyle, savunma sanayi de üretimde sıkıntı yaşıyor. Milli Tank Altay’da Fransız,  eğitim uçağı Hürkuş’ta ise Kanada üretimi motor kullanılıyor. Aynı şekilde  milli insansız hava aracı ANKA, milli gemi MİLGEM’de de ithal motorlar kullanılıyor.
ANKA’da dizel motor atağı
Türkiye’nin yerli motor üretme kapasitesine sahip olması otomotivden savunma sanayine kadar pek çok alanda büyük atılım sağlayacak. Bunun için özel sektörü de kapsayan çıkış yöntemi aranıyor. İlk etapta ANKA’nın yerli bir dizel motora sahip olabilmesi için önemli mesafe katedildi.  Yapımı en karmaşık motorlardan biri olan tank motoru için ise arge çalışmalarının kapasitesinin yükseltilmesi gerekiyor. Diğer projelere yönelik yerli motor üretimi için çalışmalar sürerken, yatırım maliyetlerinin milyar dolarlar seviyesinde olduğu ifade ediliyor.

Genelkurmay, Kirpi’yi silahlandırıyor


Zaman gazetesi savunma muhabiri Sayın Emre Soncan'ın haberi


Genelkurmay, Kirpi’yi silahlandırıyor

BMC’ye el koyan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) Savunma Sanayii Müsteşarlığı ile Kirpilerin üretiminin yeniden başlamasına ilişkin yaptığı anlaşma üzerine Genelkurmay, yeni bir istekte bulundu. Daha önce silahsız olarak teslim alınan mayına dayanaklı Kirpilerin silahlandırılması istendi. İlk etapta Kara Kuvvetleri Komutanlığı için 300 silahlı Kirpi talebinde bulunuldu.
BMC’nin TMSF’ye devredilmesinin ardından, bu şirketin ürettiği mayına dayanıklı zırhlı araç Kirpi’nin üretiminin devam etmesi yönünde karar alındı. 2009’da 468 zırhlı araç için BMC ile anlaşma imzalanmış, ancak firmanın yaşadığı maddî sıkıntı yüzünden araçların 278’i teslim edildikten sonra üretimi durmuştu. Daha sonra küçük bir teslimat daha yapıldı. Kalan Kirpilerin ise üretimi bitirilemedi. Zaman’ın edindiği bilgiye göre üretimin başlamasıyla birlikte ilk 300 Kirpi eskisi gibi silahsız olarak verilecek. Fakat sonraki 300 Kirpi silahlandırılacak. Kirpi’nin üzerine yerleştirilecek otomatik silah, aracın içinden kumandayla kontrol edilecek. Böylece, saldırı durumunda Mehmetçik aracı terk etmeden teröristlere cevap verme imkanı bulacak.

14 Ekim 2013 Pazartesi

HEIK Uçaklarını Amerika Teslim Etti.


Türkiye’nin 10 yıl önce 1,5 milyar dolar ödediği ve 5 yıldır teslimi geciken 4Awacs erken uyarı uçağını teslim aldı. Uçaklar havada yakıt ikmali testini de başarıyla geçti. Türk Hava Kuvvetleri, tam operasyonel olarak 24 saat aralıksız görev yapacak Awacs’larla, Suriye sınırı dahil bölgede kuş uçurtmayacak...
Türkiye’nin alçak irtifa hava gözetleme zafiyetine son verecek Havadan Uyarı ve Erken İhbar (Awacs) uçağı, geliştirme sürecinde olmazsa olmaz bir değer taşıyan havada yakıt ikmalini gerçekleştirdi. Hava Kuvvetleri Komutanlığı HİK (Havadan İhbar Kontrol) uçağına, yine Hava Kuvvetleri’ne ait tanker uçakla havada yakıt ikmal edildi. Uçaklara havada iki savaş uçağı eşlik etti. Türk Awacs’ın önümüzdeki günlerde tam operasyonel olarak Hava KuvvetleriKomutanlığı tarafından kullanılmaya başlayacağı öğrenildi.

Ankara’ya görüntü verecek

Levent İçgen’in Vatan’daki haberine göre, test uçuşları süren uçaktan, Hava KuvvetleriKomutanlığı envanterine toplam 4 adet katılacak. Uçakların testleri halen Boeing firması ve TAI tarafından Ankara’da yapılıyor. Konya’daki 3. Ana Jet Üs Komutanlığı’na konuşlanacak “Barış Kartalı” adlı uçaklar, İsrail Ordusu’nun Mavi Marmara gemisine düzenlediğine benzer operasyonları anında Ankara’daki Harekat Merkezi’ne yansıtılabilecek.

24 saat uçacak

Hava Kuvvetleri, bu uçaklarla Türkiye’nin hava sahası kritik zamanlarda sıkı kontrol altında tutulacak. Uçak, radarları sayesinde hava sahasına giren yabancı uçaklar ve füzeler anında tespit edecek. Uçak, üzerindeki yeni nesil sabit radar 360 derecelik görüş açısıyla, coğrafi engellerden etkilenmeden yüzlerce kilometrelik alanı tarayabilecek. Hava Kuvvetleri, envanterine geçireceği uçakların ikisini kriz anlarında 24 saat havada tutmayı planlıyor. Uçakların havadayken kuvvetli radarlarıyla izleyeceği bölgelerin başında Ege, Akdeniz, İran ve eski SSCB cumhuriyetleri geliyor.

İki savaş uçağı eşlik etti

Erken uyarı uçakları sayesinde izlenen ülkede yapılan tatbikatlar, birlik yer değiştirmeleri izlenebilirken, seyir halindeki uçak, füze, helikopter ve gemilerin de yeri tespit edilebilecek. Proje ile Türkiye’nin alçak irtifa hava gözetleme zafiyeti giderilecek. Körfez, Kosova ve Afganistan ve Irak harekatında önemli rol oynayan “Awacs”lar, dağlık ve stratejik öneme haiz bir coğrafyaya sahip Türkiye için kuvvet çarpanı olacak. Havada yakıt ikmali, Awacs tipi uçaklar için geliştirme sürecinde önemli bir kilometre taşı olarak görülüyor. İkmal, hem uçuş onay yetkilileri hem de operatörler açısından olmazsa olmaz bir değer taşıyor. Bu tip uçaklara yakıt transferi yapılarak, uçakların havada daha fazla kalması sağlanıyor. Türk Awacs’ına havada yapılan yakıt ikmali sırasında iki savaş uçağının eşlik etmesi dikkat çekti. Hava Kuvvetleri’ne ait tanker uçaktan havada yakıt transferi gerçekleştiren Awacs’ın önümüzdeki günlerde tam operasyonel olarak görev yapmaya başlayacağı öğrenildi.
Boeing firmasından 1,5 milyar dolara alınan uçaklar için sözleşme 23 Haziran 2003 tarihinde imzalandı. Türkiye, Awacs uçaklarını 2008 yılında teslim edeceğini taahhüt etmesine rağmen 5 yıldır geciktiren Boeing Firması’na kusurlu olduğu döneme ilişkin ceza kesmişti.

Suriye sınırını tarayabilecek

Önümüzdeki günlerde tam operasyonel olarak göreve başlayacak Awacs, Suriye sınırında yaşanan kritik gelişmeler nedeniyle de büyük önem taşıyor. Uçak üzerindeki yeni nesil sabit radarlarla hem sınırı hem de Suriye’deki askeri hareketliliği izleyebilecek. Böylece Suriye hava unsurlarına karşı TSK’nın duyarlılığı daha da artırılmış olacak. 2012’nin haziran ayında Türk savaş uçağının Suriye tarafından düşürülmesinin ardından Türkiye angajman kurallarını değiştirmiş, uyarı yapmadan sınırını ihlal eden veya tehdit eden Suriye askeri hava araçlarına ateş açacağını bildirmişti.

11 Ekim 2013 Cuma

Milli helikopter için geri sayım başladı


Milli helikopter için geri sayım başladı

Savunma Sanayii Müsteşarlığı'ndan yapılan açıklamada, Özgün Helikopter Programı'nın, Türk Silahlı Kuvvetleri ve diğer ihtiyaç sahibi makamların eğitim helikopteri ve hafif sınıf genel maksat helikopteri ihtiyacının özgün tasarım bir platform ile karşılanması amacıyla, milli imkanlarla tasarlanması, geliştirilmesi, test edilmesi ve üretilmesini kapsadığı kaydedildi.
Açıklamada,  26 Haziran 2013 tarihinde TUSAŞ A.Ş. ile Özgün Helikopter Programı Sözleşmesi imzalandığı hatırdlatılarak şöyle denildi:
"6 Eylül 2013 itibari ile program takvimi başlamıştır. Sözleşme; 5 ton sınıfında, 3 mürettebat ve 9 yolcu kapasiteli bir hafif sınıf genel maksat helikopterinin milli imkanlarla tasarlanması, geliştirilmesi, test edilmesi ve üretilmesi, Avrupa Havacılık Emniyeti Ajansı (EASA)'dan uluslararası sivil sertifikasyonunun alınması ve askeri kalifikasyonunun tamamlanması konularını kapsamaktadır. Program takvimine göre ilk uçuşun 60. ayda gerçekleştirilmesi, sivil sertifikasyonun 78. ayda EASA'dan alınması ve 90. ayda Askeri Kalifikasyonun tamamlanması hedeflenmektedir.
Program kapsamında 11 Ekim 2013 tarihinde TUSAŞ A.Ş. ile Program Başlangıç Toplantısı gerçekleştirilmiştir."

İkinci milli helikopterde ilk adım


İkinci milli helikopterde ilk adım

Özgün Helikopter Programı için ilk toplantı bugün TAI’de yapıldı. Savunma Sanayi Müsteşarı Murad Bayar’ın da katılımıyla yapılan toplantıda üretim takvimi de ortaya çıktı. Buna göre ilk uçuşun 60. ayda gerçekleştirilmesi, sivil sertifikasyonun 78. ayda alınması ve 90. ayda Askeri Kalifikasyonun tamamlanması hedefleniyor.
Proje, Türk Silahlı Kuvvetleri ve diğer ihtiyaç sahibi makamların eğitim helikopteri ve hafif sınıf genel maksat helikopteri ihtiyacının özgün tasarım bir platform ile karşılanmasını, milli imkanlarla tasarımı, geliştirmeyi ve üretimi kapsıyor.
Helikopter, 5 ton sınıfında, 3 mürettebat ve 9 yolcu kapasiteli bir “hafif sınıf genel maksat” olacak.
Tamamlanma aşamasında olan ATAK projesinde ise helikopterlerin teslimi için gün sayılıyor.

‘ATAK’a hazır


‘ATAK’a hazır

Milli saldırı helikopteri ATAK’ın yakıt tüketimi ise beklenenin altında çıktı. Son kontrolleri yapılan helikopterlerin uçuş dengesinin sorunsuz, motor performansının da beklenenin üzerinde olduğu görüldü. TSK’ya ilk etapta 5 helikopterin teslimi yapılacak. ASELSAN’ın helikopterlere eklediği “Milli Görev Bilgisayarı” da çok sayıda testten başarıyla geçti. ATAK helikopterini kullanacak pilotlar ilk etapta Ankara’daki TAI tesislerinde daha sonra ise yine Ankara’da konuşlu olan Kara Havacılık Okul Komutanlığı’nda eğitim görecekler. TAI tesislerinde üretilen helikopterler Kara Kuvvetleri envanterindeki mevcut saldırı helikopterlerinin teknik verileriyle de karşılaştırıldı. ATAK helikopterinin elektronik uçuş sistemlerinin envanterdekilerden daha modern olduğu ortaya çıktı. ATAK’ın Türkiye’nin ABD’den ithal ettiği saldırı helikopterinden daha sessiz olduğu, bunun da hedefe “karşı saldırı için hazırlanma” şansını azaltacağı kaydedildi. 3 milyar dolarlık ATAK projesi kapsamında helikopterlerin tamamı Türkiye’de üretilecek.
http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/24897434.asp

7 Ekim 2013 Pazartesi

Hisar A Milli Kısa Menzilli Hava Savunma Füzesi İlk deneme


Tuz Gölü'nde milli füze atışı

Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) alçak irtifa hava savunma ihtiyacının milli olanaklarla karşılanması amacıyla 2011 yılında Savunma Sanayii Müsteşarlığınca başlatılan, Alçak İrtifa Hava Savunma Füze Sistemi (HİSAR-A) Projesi kapsamında yurt içinde geliştirilen ve üretilen füzelerin ilk deneme atışları başarıyla gerçekleştirildi. Savunma Sanayii Müsteşarlığından yapılan yazılı açıklamada, proje çerçevesinde yurt içinde geliştirilen ve üretilen füzelerin ilk deneme atışlarının Tuz Gölü atış sahasında yapıldığı bildirdildi.
Yapılan testlerde füzenin, fırlatma aracından sorunsuz bir şekilde ayrıldığı ve hesaplanan yörüngede kararlı bir şekilde uçuşunu tamamladığı belirtilen açıklamada, "Deneme atışları sırasında radar ve diğer ölçüm cihazlarıyla füzeye ilişkin veriler planlandığı şekilde alındı" ifadesi kullanıldı.
Açıklamada, ana yükleniciliğini ASELSAN firmasının yürüttüğü HİSAR-A Projesi'nde, radar, komuta kontrol ve atış kontrol sistemlerinin ASELSAN, füze sistemlerinin de ROKETSAN firması tarafından geliştirildiği, projede yurt içinden çok sayıda sanayi kuruluşunun da görev aldığı kaydedildi.
Alçak irtifa hava savunma füze sisteminin Türk mühendisleri tarafından tasarlandığına işaret edilen açıklamada, dikey fırlatma kabiliyeti sayesinde tüm hava unsurlarına karşı koruma sağlayan sistemin  2017 yılında TSK envanterine girmesinin planlandığı hatırlatıldı.
Kaynak: AA

Savunma Sanayii Müsteşarı Bayar Açıklaması


Savunma Sanayii Müsteşarı Bayar Açıklaması

Bayar, Savunma Sanayii Müsteşarlığı'nda düzenlediği sohbet toplantısında, uzun menzilli füze savunma ihalesine ilişkin bilgi verdi ve soruları yanıtladı.

Uluslararası olarak başlattıkları uzun menzilli yüksek irtifa füze savunma sistemi ihalesi sürecinde 2009'da teklifleri almaya başladıklarını, bu konuda 3 temel kriter belirlediklerini anlattı. Kriterlerden birinin harekat ihtiyacına cevap verebilmek, ikincisinin yerli sanayi katılımı, üçüncüsünün de maliyet unsuru olduğunu ifade eden Bayar, bütün bunların değerlendirmesinin yapıldığını kaydetti.

Bu projenin kredi finansmanlı olduğuna dikkati çeken Bayar, 4 firmanın da kredi finansman teklifini sunduğunu ama bunların arasında bazı farklılıklar bulunduğunu söyledi.

Kriterler arasında proje takviminin de yer aldığını, mümkün olan en kısa takvimi tercih etmeleri gerektiğini belirten Bayar, son yapılan Savunma Sanayii İcra Komitesi Toplantısında tekliflerin değerlendirildiğini ve ilk sırada yer alan Çinli firma ile görüşmelerin başlanması yönünde karar alındığını kaydetti.

Çeşitli nedenlerle ilk sıradaki firma ile anlaşma yapılamaması halinde ikinci sırada bulunan Eurosam ile onun da olmaması halinde üçüncü sıradaki ABD ile sözleşme görüşmelerine başlanacağını ifade eden Bayar, Rusya'nın teklifinin değerlendirme dışında kaldığını bildirdi.

Bundan sondaki süreç hakkında bilgi veren Bayar, Çinli firmanın yetkilileri ile biraraya geleceklerini, verilen teklifi sözleşmeye çevireceklerini ve büyük ihtimalle Çinli firma ile sözleşmenin imzalanacağını söyledi.

Füze ihalesine katılan firmalar ile atış testlerinin gerçekleştirildiğini ifade eden Bayar, "Çinli firma ile bizim verdiğimiz bir senaryo üzerinden atış testi yapıldı. Diğer firmaların planlı atış testlerine katıldık. Komuta kontrol sistemleri, radarları nasıl çalışıyor fiilen gördük. Teklif veren 4 füze sistemi de çok iyi. Hepsi bizim çıtamızı aşıyor. Dünyadaki mevcut çözümlerin 1 istisna hariç hepsini ihalemize alabilmiş durumdayız. Bu da kolay bir şey değil. O istisna da İsrail'deki Arrow sistemi" dedi.

Tekliflerin entegrasyon kriterini de karşıladığını anlatan Bayar, "Türkiye'nin hava savunma ağı ve komuta kontrol ağı var. Bu ağlar, bir üst katmanda da NATO ile bağlantılı ve bilgi alışverişi yapabiliyorlar. Bütün savunma sistemlerimiz ihtiyaç olduğunda NATO sistemleri ile entegre olabiliyor. Bu aldığımız sistem bizim hava savunma ağına entegre olabilecek. Bu da tamamen NATO standartlarına uygun olacak" diye konuştu.

Bayar, bir soru üzerine, birçok doğu bloku üyesinin son yıllarda NATO üyesi olduğunu, bu ülkelerin tamamında da doğu bloku hava savunma sistemlerinin kullanıldığını ve herhangi bir sorun olmadığını söyledi.

"NATO üyesi ülkeler NATO üyesi ülkelerin ürünlerini kullansın" şeklinde yapılan değerlendirmelerin genel manada geçerli olduğunu ancak bunun başka sistemlerin kullanılamayacağı anlamına gelmediğini belirtti.

Çinli firmanın teklifinin yüzde 50'den fazla yerli sanayi katılımını da içerdiğini vurgulayan Bayar, "En ciddi yerli katkıyı bu firma verdi. Maliyet olarak da diğer sistemlerle ciddi bir maliyet farkı var. Sözleşme görüşmelerine oturacağımız sistemin teklif fiyatı 3,44 milyar dolar. Bizim bu proje için kabaca bütçemiz 4 milyar dolar olarak hesaplanmıştı. Bunu da sağlayan tek sistem bu. Diğerleri bunun üzerinde. Maliyet herşey değil. Ucuzu seçtik diye de bir şey yok" dedi.

http://www.beyazgazete.com/haber/2013/10/5/savunma-sanayii-mustesari-bayar-aciklamasi-1968626.html

"Çin füze sistemi NATO uyumlu olacak"


"Çin füze sistemi NATO uyumlu olacak"

Türkiye, ABD ve NATO yönetimince gösterilen tepkiye karşılık Çin ile uzun menzilli füze sistemi ortaklığını sürdürmekte kararlı olduğu mesajını veriyor.
facebooktwittergoogle +digge-postayazdır
ANKARA - Türkiye, ABD ve NATO yönetimince gösterilen tepkiye karşılık Çin ile uzun menzilli füze sistemi ortaklığını sürdürmekte kararlı olduğu mesajını veriyor. Savunma Sanayii Müsteşarı Murad Bayar, “Çin’den aldığımız sistem bizim hava savunma ağına entegre olabilecek. Bu da tamamenNATO standartlarına uygun olacak” dedi.

Türkiye Savunma Sanayii İcra Komitesi, 26 Eylül Perşembe günkü toplantısı ardından hava savunma sistemi için uzun menzilli füze alımı ihalesini, Çin’in CPMIEC (China Precision Machinery Import and Export Corporation) adlı şirketine vereceğini açıkladı. Ancak Türkiye, Çin ile anlaşma masasına oturmadan ABD’nin tepkisine hedef oldu. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki, “NATO üyesi Türkiye’nin verdiği karardan tedirginiz” diyerek, CPMIEC’in ABD’nin yaptırım uyguladığı şirketler listesinde olduğunu da açıkladı. İran, Kuzey Kore ve Suriye’ye silah temin ettiği için ABD’nin CPMIEC’e yaptırım uyguladığını anımsatan Psaki, ihale sürecinde yarışan Amerikan şirketi Raytheon Co. veya Fransız-İtalyan ortaklığı Eurosam SAMP/T ile uzlaşma sağlanmamasına şaşırdıklarını ifade etti.

ABD’nin gösterdiği tepki ise, Türkiye’de karşı tepkiye neden oldu ve bugün itibariyle “geri adım yok” mesajına yol açtı.

Türkiye’de iş dünyası ve AKP temsilcileri, savunma sektöründe Çin ile işbirliğini önemsediklerini belirtirken, ABD’nin kendi şirketi kaybettiği için tepki gösterdiği yönünde görüşler beyan etti. İlk resmi açıklama ise, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’dan geldi. Yılmaz, Vatan Gazetesi’nde 1 Ekim’de yayımlanan açıklamasında, hava savunma sisteminde NATO ile uyum sorunu yaşamayacaklarını kaydederek, “Biz ortak üretim ve teknoloji transferi istiyoruz. Diğer ülkeler bunu bize sağlıyor mu? Sağlamıyorsa biz de sağlayandan alacağız” dedi. Ancak ABD ve NATO cephesinden tepki açıklamaları devam edince ikinci açıklamayı Dışişleri Bakanlığı yaptı. Türk Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Levent Gümrükçü, dünkü basın toplantısında, NATO içerisinde bu ihaleye ilgi gösterilmesini gayet doğal gördüklerini ifade etti. İhale sürecinde teknik detaylara geçildiğini ve bunu Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın yürüttüğünü kaydeden Gümrükçü, “Ancak NATO’nun ilgisini bir uyarıda bulunulması şeklinde algılamak yanlış. Bir bilgi alışverişi yapılıyor ve kendilerine de zaten sürece ilişkin detaylı bilgiler veriliyor” diye konuştu.

Böylece NATO ile Türkiye arasındaki görüşmeler çerçevesinde, Çin ile sözleşme imzalamadan önce vazgeçmesi söz konusu olacak mı sorusu gündeme taşındı.

Nihai karar değil mi?

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise, dün CNNTürk’e yaptığı açıklamada, “İhale sonucundaki sıralamanın başında Çinli şirket var, ancak bu nihai bir tercih değil” ifadesiyle soru işaretini pekiştirdi.

Bu arada CHP’nin Dışişleri kökenli milletvekillerinden Faruk Loğoğlu da, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, özellikle Çin menşeili füze savunma sistemi ile NATO sistemini birbirine entegre etmenin mümkün olup olmadığı konusunda bilgi talep etti. Loğoğlu, Meclis'te yaptığı açıklamada, Türkiye'nin NATO üyesi bir ülke konumu açısından savunmasını riske eden bir adım atmadığı konusunda hükümetten açıklama beklediklerini de vurguladı.

Türkiye, Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun açıklamasının etkisiyle de Çin ile askeri alandaki işbirliğinde neler olacağı tartışırken, en çarpıcı resmi açıklama ise, Savunma Sanayii Müsteşarı (SSM) Murad Bayar tarafından dün sabah yapıldı. Çin’in 3,44 milyar dolarlık bir teklif sunduğunu kaydeden Bayar, "En ciddi yerli işbirliği olanağını da Çinli şirket verdi. Maliyet olarak da diğer sistemlerle ciddi bir maliyet farkı var" dedi. İhale kriterleri çerçevesinde mümkün olan en kısa takvimi tercih ettiklerini de belirten Bayar, eğer çeşitli nedenlerle ilk sıradaki firma ile anlaşma yapılamaması halinde ikinci sırada bulunan Fransız-İtalyan ortaklığı firma ile eğer bu firma ile anlaşılamazsa üçüncü sıradaki ABD ile sözleşme görüşmelerine başlanacağını ifade etti. Ancak Bayar, Çinli CPMIEC’in teklifini, sözleşme metnine çevirdiklerinde sorun yaşanmasını beklemediklerini ve büyük olasılıkla imzalanacağını da sözlerine ekledi.

Bayar, NATO ile uyum konusuna da değinerek, “Türkiye'nin hava savunma ağı ve komuta kontrol ağı var. Bu ağlar, bir üst katmanda da NATO ile bağlantılı ve bilgi alışverişi yapabiliyorlar. Bütün savunma sistemlerimiz ihtiyaç olduğunda NATO sistemleri ile entegre olabiliyor. Bu aldığımız sistem bizim hava savunma ağına entegre olabilecek. Bu da tamamen NATO standartlarına uygun olacak” dedi.

Türkiye'deki mevcut tabloda ve Bayar'ın açıklaması ışığında, Çin ile füze savunma sistemi anlaşmasından vazgeçilmesi ancak sürpriz olacaktır. Türkiye'de böyle bir sürpriz yaşanması içinse doğrudan Başbakan Erdoğan'ın karar verici olarak fikir değişikliği yaşaması gerektiği belirtilmektedir. (Amerika'nın Sesi)

Çinli uzmanlar, 'Ankara'nın füze kararı doğru'


Çinli uzmanlar, 'Ankara'nın füze kararı doğru'

Çinli uzmanlar, 'Ankara'nın füze kararı doğru'

Çinli uzmanlar, Ankara'nın kararının Türkiye'nin en tabi hakkı olduğunu söyledi.
Türkiye'nin uzun menzilli füze savunma sistemi ihalesiniÇinli şirketin kazanmasının yankıları sürerken, Çinli uzmanlar, Ankara'nın kararının Türkiye'nin en tabi hakkı olduğunu söyledi. Çin Halk Cumhuriyeti'nden CPMIECfirmasının ihaleyi kazanması dünyanın olduğu kadar Çin'in de gündeminde. Çin medyası, genelde söz konusu ihalenin Batıdaki yankılarına yer verirken, özellikle hem ABD'den hem de NATO'dan gelen Türkiye eleştirilerine değindi. Çin'in devlet televizyonu CCTV'deki haberlerde, ABD'nin Türkiye'den duyduğu rahatsızlığı iletmek için Başkanı Barack Obama'nın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı iki kere aradığını belirtti. Çin medyası ayrıca, Batı ülkelerinden gelen tepkileri de yine kamuoyuyla paylaştı. İhalenin Çinli şirketin kazanması Çin'de de sevinçle karşılanırken, ilk kez bir NATO ülkesine satılacak füze savunma sisteminin Çin için önemli olduğuna vurgu yapıldı. Çin'in yazılı ve görsel medyasında haber, ''Rusya ve ABD'yi yenerek Türkiye'deki ihaleyi kazandık'' başlıklarıyla ön plana çıktı. Türkiye'nin uzun zamandır beklediği Uzun Menzilli Füze Savunma Sistemi ihalesi Çin'in CPMIEC firmasına verilmesi konusunda Çin Komünist Partisi yayın organlarından Global Times gazetesi, CPMIEC'in ürettiği HQ-9 (Kızıl Bayrak FD-2000) füze savunma sisteminin Türkiye'deki ihaleyi kazanmasına geniş yer verdi.  Gazetenin haberinde, Çin'in Rusya ve ABD karşısında büyük bir zafere imza attığı vurgulandı. Çin medyası ayrıca, Türkiye'nin Çin'den ilgili füze alımını ABD medyasının Haziran ayında gündeme getirdiğini de yazdı.
TÜRKİYE'NİN HAKKI VAR
Çinli uzmanlar ise Çin'in füze savunma sisteminin Türkiye tarafından tercih edilmesinin ise fiyat ve teknoloji bakımından Ankara'nın isteklerini karşıladığını ifade ediyor.
Çin'in Orta Asya ve Afrika uzmanlarından Wang Nan, bağımsız bir ülke olarak, Türkiye'nin askeri ekipmanlarını diğer ülkeler ve uluslararası kuruluşlardan satın almak hakkına sahip olduğunu ve bu noktada Türkiye'nin verdiği karara saygı gösterilip, anlayışla karşılanması gerektiğini söyledi.

TÜRKİYE'NİN İKİ İHTİYACI KARŞILANACAK-
Çin Ortadoğu Araştırmaları Derneği (The Membership of Chinese Association for Middle-East Studies) ile Çin Asya-Afrika Araştırmaları Derneği (The Membership of Chinese Association for Asia-Africa Studies)üyesi de olan Wang, Türkiye'nin Çin'den aldığı füze sisteminin iki ihtiyacını karşıladığını da ifade etti. İlk olarak Çin'in Türkiye'ye daha fazla ekipman alma alternatifi sağladığını, ikinci olarak ise Türkiye'ye araştırma ve üretimle ilgili teknikleri öğrenme imkanı verdiğini ifade etti. Çin'in yenilik ve buluşlara odaklandığını kaydeden Wang, Çin'in bazı tekniklerinin Batı ve Rusya'yı yakaladığını, hatta dünyada ilk sıraya yükseldiğini ifade etti. ''Bununla birlikte Çin ekipmanlarının fiyatının çok rekabetçi olması, diğer ülkelerin Çin'den satın almasındaki sebeplerden birisi olarak ortaya çıkıyor.'' diyen Wang Nan'in görüşleri, bugün Başbakan Erdoğan'ın "En uygun ve düşük fiyatı Çin verdi. Bunların yanında Çin bir de ortak üretime evet dedi. Diğer ülkeler ortak üretime hayır dedi. Onun için diğer ülkeleri çıkardık. Çin en erken bunun üretimini teyit etti. Sürede yüzde 50 fark var. Konuyla ilgili puanlamalar yapıyor. Genelkurmay Başkanımız ve Savunma Bakanımız ile Çin'i bu işe daha uygun gördük. NATO'nun söyledikleri hilafeti hakikattır. NATO'nun ülkelerinde Rus füzelerinin olduğunun kaydı vardır. 7-8 ülkenin askeriyesinde Rus füzeleri var bunlar dosyalarımda mevcut" açıklamasıyla örtüşüyor.

Çin'in sisteminin NATO ile uyumlu olmadığı teknik sorunu konusunda ise Wang, iki ülke teknik adamlarının bu sorunu çözme yeteneğine sahip olduğunu da kaydetti.
Çinli uzman Wang, Türkiye'nin Çin'den alacağı füze savunma sisteminin iki ülke arasındaki işbirliğinden sadece birisi olduğunu ve bunun iki ülke arasındaki işbirliği ve dost ilişkileri geliştireceğini dile getirdi. Wang ayrıca, bunun üçüncü ülkelere tehdit ve zarar olmadığını belirterek, ''Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcülerinden Hong Lei'in de ifade ettiği gibi söz konusu ihale ilgili bölge ve ülkelerdeki güvenlik, istikrar ve barışa zarar vermeyecektir. Çinlilerin çoğu bu konuda olumlu görüşlerini dile getirdi.'' diye konuştu. Hong, konuyla ilgili olarak "Çin hükümeti, dikkatli ve sorumlu bir şekilde savunma ticari işbirliği yürütmektedir. Çin ve Türkiye arasındaki savunma ticari işbirliği normal şartlar altında gerçekleşiyor.'' demişti.

Wang ayrıca, Türk hükümetinin bu konuda nihai kararını vermediği haberlerine ise, ''Çoğu Çinli bunun Türkiye'nin iç siyaseti olduğu konusunda hem fikir. Çin hükümeti de Türk hükümetinin kararına saygı duyacaktır. Diğer ülkeler ve uluslar arası kuruluşlar, bu konuda Türkiye'ye baskı yapmamalıdırlar.'' dedi.

Çin Halk Kurtuluş Ordusu (PLA) Milli Savunma Üniversitesi'nden Profesör Li Daguang ise, Çin medyasına verdiği demeçte, Çin'in Türkiye'ye satacağı füze savunma sistemi HQ-9'un yüksek performansı ve fiyatının Türkiye'yi cezbettiğini ve söz konusu füzenin hava savunma açısından nispeten ileri düzeyde olduğunu söyledi.
Li, Türkiye'nin, komşusu Suriye'deki çatışmaların herhangi bir yayılma ihtimaline binaen kendini korumak için bağımsız bir hava savunma sistemi inşa etmeyi umduğunu da kaydetti.


TÜRKİYE, ÇİN'LE ORTA MENZİLLİ FÜZE İŞBİRLİĞİ BAŞLATMIŞTI
2005 yılında Pekin'i ziyaret eden dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Org. İbrahim Fırtına, Çin'in orta menzilli hava savunma füzelerine ilgi duyduklarını, uzay alanında işbirliğine de hazır olduklarını söylemişti. O tarihten bu yana devam eden görüşmeler neticesinde bugünkü neticenin alındığı ifade ediliyor.

FÜZE SATAN ÇİNLİ ŞİRKET
Çin'in eski Uzay Sanayi Bakanlığı (MSI) yetkisi altında üretilen füze satışı için 1980 yılında kurulan Çin Hassas Makina İthalat ve İhracat Şirketi (CPMIEC) şu anda MSI'ın halefleri olan Çin Uzay Bilimleri ve Teknoloji Şirketi (CASC) ve Çin Uzay Bilimleri ve Endüstrisi Kurumu(CASIC) tarafından üretilen füzeleri pazarlıyor.
CPMIEC kendisi füze üretmiyor, daha çok füze ve füze teknoloji sağlayıcıları ile yakın işbirliği bulunuyor. Şirket aynı zamanda, söz konusu Çinli sağlayıcıların ürünlerini pazarlama, görüşmelerini yapma, sipariş alma ve banka transfer işlemlerini gerçekleştiriyor.

CPMIEC, aralarında Dong Fang-15 (DF-15 / M-9/CSS-6), Dong Fang-11 (DF-11/M-11/CSS-7) ve M-7 bulunduğu kitle imha yeteneğine sahip balistik füzeler ihraç etti. Şirket, 2007 yılında, ihracat için iki karadan karaya B611M (80-260 kilometre arası ve 480 kilo savaş başlığı) ve P12 (50-150 kilometre arası ve 480 kilo savaş başlığı) füzelerini kamuoyuna duyurmuştu.
CPMIEC'nin İran ve Pakistan'a füze teknolojisi satışıyla, ABD, bu şirket ve yan kuruluşlarına yaptırım uygulamış ve kara listesine almıştı.

Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü'nün raporuna göre, Çin, 2012'de yüzde beşlik pazar payıyla dünyanın en büyük beşinci silah tedarikçi ülkesi haline gelmişti.
Kaynak: CHA

“Çin’le birlikte füze üretmek Türkiye’yi güç haline getirir”


Vatan Gazetesi Muhabiri İlker Akgüngör, Türkiye'nin savunma füzesi ihalesini teknoloji transferi yapmayı kabul eden Çinli şirkete vermesini RS FM’e değerlendirdi. Akgüngör, Çin ile birlikte füze üretebilecek olmasının Türkiye‘yi başka bir güç haline getirebileceğini ifade ediyor.

Türkiye geçtiğimiz günlerde, uzun menzilli bölge hava ve füze savunma sistemi ihalesini Çin Halk Cumhuriyeti’nden CPMIEC firmasına vermişti. Türkiye’nin yüksek irtifa hava savunma sistemi ihalesinde Batılı sistemler yerine Çin’den 100 km. menzilli FD-2000 füzesavar füze sistemlerini tercih etmesinin yankıları sürüyor.
ABD’den ardından da NATO’dan, hem sistemin NATO ile entegrasyonu hem de seçilen şirketin ABD’nin yaptırımlar listesinde yer alması nedeniyle açıklamalar geldi. Başbakan Erdoğan, Dışişleri Bakanı Davutoğlu ise verdikleri demeçlerde Çin’in ucuz teklifini ve ortak üretim vaat ettiklerini ifade ettiler.
“Faruk Eren’le Gazeteciler Konuşuyor” bugün Türkiye’nin Çin’den 100 km. menzilli FD-2000 füzesavar füze sistemlerini tercih etmesini ele aldı. Bu konuda çeşitli haberler yapan Vatan Gazetesi Muhabiri İlker Akgüngör, programa konuk oldu. Akgüngör, FD-2000 füze sisteminin özelliklerini ve bu girişimiyle Türkiye’nin kazanımlarını ve gelebilecek tepkileri değerlendirdi.
FD-2000 füze sistemi nedir? Bu sistemin, Patriot füzelerinden farkı ne?
Gazeteci İlker Akgüngör’ün yorumu şöyle:
İlker Akgüngör: Bu füze sistemi uzun menzilli hava ve füze savunma sistemi. Karşı taraftan gelebilecek herhangi bir tehditte devreye girebilecek bir sistem. Kendi radar sistemi, kendi füzesi var. Karşı taraftan atılan füze geldiğinde radarda tespit ediyor ve onu etkisiz hale getiriyor. Sistemin temel amacı bu. Ancak FD-2000 aynı zamanda komple bir füze sistemi. Sadece yakalayıp imha etmiyor, aynı zamanda FD-2000’in füzelerini de kullanabiliyorsunuz. Saldırı amaçlı da kullanabiliyorsunuz.
ÇİN FÜZELERİ PATRİOTLARIN YERİNİ TUTAR MI?
Faruk Eren: Türkiye özellikle Suriye krizi başladıktan sonra hava savunma sistemine önem verdi. Hollanda’dan NATO Patriotları geldi. Maraş’a konuşlandırıldı. Alınacak füze, bu Patriotların yerini tutabilecek mi?
İlker Akgüngör: Sakarya Üniversitesi’nde bu konularla ilgili çalışan ve çeşitli savunma projelerini inceleyen Doç. Dr. Aşkın Demirkol’un söylediği şu: Aslında FD-2000 açılımı da “Fang Dong”, savunma kalkanı demek. Patriotlarla sistem olarak çok benziyor. Çok bir fark yok. Bazı yönlerde daha iyi, ancak bazı eksiklikleri de var.
“FD-2000’NİN MENZİLİ PATRİOTTAN YÜKSEK”
FD-2000’in radar menzili Patriotlardan daha yüksek. Radar menziliyle birinin 170’ken diğerinde 200 km’ye kadar çıkabiliyor aynı zamanda. Ancak burada sıkıntı FD-2000’in anten sistemi daha düşük. Patriotun anten sisteminde 10 bin anten elemanı var. Radarı kullanırken, FD-2000’in kullandığı ayrı bir set var. Orada 4000 anten var. Ama genel olarak birbirine benzeyen sistemler.
PEKİ SORUN NEREDE ÇIKABİLİR?
Türkiye bir NATO ülkesi. NATO’nun da bir hava savunma kalkanı var diye düşünebiliriz. Kürecik ve aynı zamanda Maraş’a kurulan Patriotlar bunun bir parçası. “Çin sistemi Türkiye’ye kurulduğunda bu iki sistem ortak ve koordineli çalışmaz” deniliyor. Bu doğru. Burada elektronik donanım, algoritmalar, yazılımlar en önemlisi ara yüzler farklı. Onun için savunma uzmanları mesela Kürecik’deki radar üssüyle ortak çalışamayacağını söylüyor. Ancak bunun geliştirilmesi mümkün.
“TÜRKİYE’NİN FÜZE HAKİMİ ÜLKELER ARASINDA ÖNEMLİ BİR YERİ OLACAK”
Faruk Eren: Aslında Batı bu ihaleden rahatsız oldu. Türkiye sadece füze almayacak, Türkiye’de de füze üretilecek.
İlker Akgüngör: Aslında geniş kullanım alanı olan bir füze. Şöyle bir özelliği var: Ses hızının 4.2 katı üstünde, 180 kiloluk bir savaş başlığı var. Çünkü füze aynı zamanda saldırı amaçlıda kullanılabiliyor. Bu bir anlamda Türkiye’nin bölgedeki füze hakimi ülkeler arasında önemli bir yer edinmesini ağlayacak. Çünkü Türkiye şuanda orta ve uzun menzilli füze sistemine sahip değil. Bunu başka alternatiflerle oluşturmaya çalışıyor ama elinde böyle bir sistem yok.
NEDEN ÇİN FÜZESİ TERCİH EDİLDİ?
Bu ihalede karar verilirken İtalyan füzeleri vardı, Rusya’nın S-400 ve S-500’lerle Amerikan Patriot sistemi de söz konusuydu. Ancak bunlar Çin sistemine göre daha pahalı. Burada ciddi bir fiyat kırdı. Yaklaşık yarım milyar dolar kırdı. 4 milyar dolardı yaklaşık 8 milyar lira yapıyor çok büyük bir rakam. Çin bunu 3,5 milyar dolara çekti. Ancak uzmanlar şunu soruyo: Türkiye’nin motivasyonuyla ilgili niye Çin füzesi tercih edildi? Diğer ülkeler Türkiye’ye sadece hava savunma ve füze savunma sistemini satıyor. Ancak Türkiye’de bir teknoloji transferi gözükmüyor. Devamı yok.
“ÇİN’İN TEKLİFİ BİRLİKTE ÜRETMEK”
Çin ise teklifinde “Biz bu sistemi verelim ancak sistemi birlikte geliştirelim” diyor. Bu aslında, Türkiye füze üretecek, mühendislerini bu şekilde yetiştirecek demektir. Şuan da Türkiye’nin bu altyapısı yok. Uzmanlara göre bunun için Çin füzesi tercih edildi. Bu çok önemli bir ayrıntı. Bizim için üretici olmak Türkiye‘yi başlı başına başka bir yere taşıyor, başka bir güç haline getiriyor.
FÜZE ALIMI İPTAL EDİLEBİLİR Mİ?
Faruk Eren: Bu politik olarak NATO’yla çok ciddi bir krize neden olmaz mı?
İlker Akgüngör: Olabilir. Zaten savunma uzmanlarının “uluslararası baskı iptal getirebilir” diye bir öngörüsü var. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de geçtiğimiz günlerde “karar kesin değil” demişti. Ancak NATO üyesi olup dış kaynaklı sistem kullanan ülkeler yok değil. Özellikle Güney Kore’de Rus kaynaklı silahlar, füzeler var. Yeni Avrupa Birliği üyesi olan eski Demirperde ülkeleri Bulgaristan, Polonya, Çek Cumhuriyeti gibi ülkelerde NATO dışı dış kaynaklı silahlar hala var. Hatta neredeyse ordu envanterlerinin büyük bir kısmı Rus kaynaklı silahlardan oluşuyor. Türkiye bu konuda ilk olmayacak.
Kaynak: RS FM