27 Temmuz 2012 Cuma

ABD DÜNYANIN EN BÜYÜK KONVANSİYEL BOMBASINI ÜRETTİ


ABD dünyanın en büyük konvansiyel bombasını üretti

Amerikan Hava Kuvvetleri Bakanı Michael Donley, gelmiş geçmiş en büyük konvansiyonel bombayı ürettiklerini açıkladı.Amerikan askeri çevreleri daha önce medyaya bu bombanın İran ve Kuzey Kore gibi devletlere karşı geliştirildiğini sızdırmıştı.


Donley, test aşaması yıllar süren ve derin sığınakları delmek amacıyla üretilen bombanın kullanıma hazır olduğunu duyurdu.

Üretim aşamasına gelince kadar 330 milyon dolar harcanan ve MOP (Massive Ordnance Penetrator) olarak adlandırılan sığınak delici bomba yerin 70 metre altına girerek orada patlıyor.

Daha önce kullanılan sığınak delici bombalardan tam altı kat daha ağır olarak bomba 2 tonpatlayıcı taşıyor.

Amerikan askeri çevreleri daha önce medyaya bu bombanın İran ve Kuzey Kore gibi devletlere karşı geliştirildiğini sızdırmıştı.

26 Temmuz 2012 Perşembe

POLİS TAKİBİNDE YERLİ İHA


Emniyet Genel Müdürlüğü ilk yerli İHA'yı kullanmaya hazırlanıyor. Hacettepe Teknokent'te yerli bir firma ve emniyetin mühendislerinin desteğiyle üretilen 'Uçankaya' 2 ay içinde havalanacak. İHA ilk etapta toplumsal olaylar, narkotik ve trafikte kullanılacak. Böylece helikopterlere gerek kalmayacak. İHA'larda 360 derece dönebilen zumlu kamera bulunacak ve HD kalite görüntü alabilecek. İHA, özel programla mısır tarlalarının içinde haşhaş olup olmadığını renk algılama sistemiyle ayırt edebilecek


24 Temmuz 2012 Salı

TÜRKİYE KITALAR ARASI FÜZE ÜRETECEK


Türkiye'de ilk kez balistik yani kıtalararası füze için çalışmalar başlatıldı. Zaman, Ankara'da yürütülen gizli projenin ayrıntılarına ulaştı.
Alınan bilgilere göre Başbakan Tayyip Erdoğan'ın 2500 km menzilli füze istemesinin ardından düğmeye basıldı. Geçtiğimiz hafta Erdoğan başkanlığında toplanan ve Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel'in de katıldığı Savunma Sanayii İcra Komitesi'nde konuyla ilgili karar alındı. Uydu merkezi fırlatma projesinin başlatılmasına ilişkin karara işaret eden savunma kaynakları, "Bir süredir 'balistik füze' görüşmeleri vardı. Uydu fırlatma merkezinin kurulması Türkiye'ye atmosferin dışına füze gönderme yeteneği kazandıracak. Böylece füze için kritik eşik aşılacak." dedi.
ABD, Rusya, Çin ve Fransa gibi ülkelerde balistik füze bulunuyor. Bu teknolojiyi edinmek, bir ülkenin kendi topraklarından dünyadaki herhangi bir noktayı vurabilme gücüne sahip olması anlamına geliyor. Balistik füze projesi üzerinde Milli Savunma Bakanlığı, Savunma Sanayii Müsteşarlığı ve TÜBİTAK yetkilileri arasında bir süredir görüşmeler sürdürülüyordu. TÜBİTAK tarafından geliştirilen ve menzili şu an için 300 km olan ilk seyir füzesi SOM da yetkilileri umutlandırdı. SOM'un menzilinin önce 1500 ardından da 2500 km'ye çıkarılması hedefleniyor. İşte böyle bir ortamda balistik füze rüyasının gerçekleştirilmesi için de temaslar ve çalışmalar sıklaştırıldı. Balistik füzeler, diğer füzelerden farklı olarak atmosferin dışına çıkıyor. Hedefe yönelirken bir süre uzayda seyrediyor. Uzay boşluğunda sürtünme olmadığı için burada çok daha az yakıt harcanıyor. Bu durum da füzenin menzilini dünya üzerindeki herhangi bir yere ulaşacak konuma getiriyor. Balistik füze, hedefe yaklaştığında uzaydan tekrar atmosfere giriyor ve binlerce kilometre uzaktan güdümlendiği hedefe doğru dik bir şekilde yaklaşmaya başlıyor. Radarda zor tespit ediliyor. Diğer füzelere göre durdurulması ise çok güç.
Zaman'a balistik füze projesiyle ilgili bilgi veren üst düzey bir yetkili, çarpıcı değerlendirmelerde bulundu: "17 Temmuz'da toplanan Savunma Sanayii İcra Komitesi'nde uydu merkezi fırlatma projesinin başlatılması kararlaştırıldı. Bu proje, Türkiye'nin kendi ürettiği uyduları fırlatması için kullanılacak. Fakat asıl hedeflenen amaç başka. Uzaya uydu fırlatmanız demek, balistik füze teknolojisinin de büyük bölümünü tamamlamış olmanız anlamına geliyor. Çünkü balistik füzeler de önce uzaya çıkıyor ardından atmosfere giriyor. İlk aşamada uzaya fırlatma teknolojisi kazanılacak, ardından da atmosfere girdikten sonraki süreç için çalışmalar yapılacak." Ankara'nın, söz konusu uydu fırlatma merkezi projesi için Doğu Avrupa'dan bir ülkeyle temasa geçebileceği kaydediliyor.




http://zaman.com/haber.do?haberno=1322229&title=turkiye-kitalar-arasi-fuze-uretecek

22 Temmuz 2012 Pazar

ANKA SİLAHLANIYOR


Ankara Anka'ları silahlandırma kararı aldı

Ankara Anka'ları silahlandırma kararı aldı
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bütün ısrarlarına rağmen, ABD'nin insansız hava araçlarının silahlı versiyonlarını vermeye yanaşmaması,Ankara'yı harekete geçirdi.

Emre Soncan'ın zaman.com.tr'de yer alan haberi şöyle: Geçtiğimiz günlerde Başbakan Erdoğan'ın başkanlığında bir araya gelen Savunma Sanayii İcra Komitesi (SSİK) toplantısında, Türk insansız hava aracı ANKA'nın turbo motorlu yeni bir sürümünün üretilmesi kararlaştırıldı. Zaman'a bilgi veren Savunma bürokratları, "ANKA daha güçlü bir motorla uçurulacak. Böylece yük taşıma kapasitesi artırılacak. Amerika'nın Predatör ve Reaper'ları gibi silahlı uçacak. Tespit ettiği hedefi, kendisi imha edecek." ifadelerini kullandı. Projenin tamamlanması için 3-4 yıllık bir takvim öngörülüyor.

ABD tarafından Türkiye'ye verilen ve İncirlik'te konuşlandırılan insansız hava araçları Predatörler silahsız uçuyor. ABD ordusu ise aynı model uçağı silahlı olarak kullanıyor. Yine benzer özelliklere sahip fakat daha fazla silah taşıyabilen Reaperlar da ABD ordusunun insansız hava gücünün omurgasını oluşturuyor. Bu tür araçların satışı için ABD Kongresi'nden onay alınması gerekiyor. Fakat Türkiye'nin defalarca istemesine rağmen, ABD Başkanı Barack Obama, yaklaşan seçimleri de gerekçe göstererek, şimdilik bu isteğin karşılanmasının mümkün olmadığı mesajını verdi. Böyle bir ortamda hükümet de ANKA'ya silah ekipmanları takılması için çalışmalara başlanması talimatını verdi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel ve Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'ın da katıldığı SSİK toplantısından ANKA'nın turbo motorlarla güçlendirilmesi kararı çıktı. Yeni üretilecek araçların ağırlığı 1,5 tondan 3 tona çıkacak. Bu fark da ANKA'ya takılacak silahları işaret ediyor. Roketsan tarafından üretilen lazer güdümlü Cirit füzelerinin de insansız hava aracı ANKA'da kullanılması planlanıyor.

19 Temmuz 2012 Perşembe

Türkiye ciritle vuracak


Türkiye ciritle vuracak

  • yeni haber
  • Giriş Saati : 19.07.2012 10:01
    Güncelleme : 19.07.2012 10:42
ABD’nin silahlı predatorlere sorun çıkarması üzerine yerli üretime yönelen Türkiye’nin bu görevi verdiği TUSAŞ’ın üzun süredir bu konu üzerinde çalıştığı ortaya çıktı.
Savunma Sanayi İcra Komitesi'nin silahlı insansız hava taşıtı yapımı için görevlendirdiği TUSAŞ, yerli predatorü, ABD ve İsrail gibi ülkelerle aynı hızda geliştirip üretecek. Yerli silahlı İHA, ANKA'nın 1.5 katı daha büyük olacak, 40 bin feet'e kadar yükselebilecek, 462.5 km seyir süresi hıza ulaşacak. İletişimi yer istasyonlarıyla değil uydudan sağlayacak. Turbo Prop motor ihraç edilecek ancak tüm kritik ekipmanları yerli olacak. ABD'den silahlı predator alımında karşısına Senato kararı çıkarılan ve görüşmelerden sonuç alamayan Türkiye'nin silahlı İHA için görevlendirdiği TUSAŞ, bu doğrultudaki çalışmalara çoktan başlamış durumda.

ABD ve İsrail ile aynı sürede
Star gazetesinden Kıymet Sezer'in haberine göre; bugüne kadar ürettiği tüm araçların TSK'nın öngörülebilir ihtiyaçları doğrultusunda ileri versiyonları üzerinde düşünmeye başlayan TUSAŞ'ın yerli predatör için de kontept çalışmaları uzun süredir yürüttüğü öğrenildi. TUSAŞ'ın ANKA'dan da kazandığı tecrübe ve altyapıyla yerli predatorü ABD ve İsrail ile aynı hızda üreteceği belirtildi. Yerli predator ANKA'nın gelişmiş versiyonu olarak değil, bambaşka bir araç olarak tasarlanacak ve üretilecek. Turbo Prop motoru dışında tüm kritik ekipmanlarının yerli üretim olması beklenen Türk silahlı İHA'nın özellikleri şöyle olacak:

40 bin feet'ten gözleyecek, Cirit'le imha edecek 
- ANKA'nın 1.5 katı daha büyük olacak.

8Yerli silahlı İHA, ANKA'dan daha ağır olacağı gibi taşıyabileceği faydalı yük ağırlığı da yaklaşık bin 500 kilogram olacak. Böylelikle ANKA'dan 7-8 kat daha fazla yük taşıyabilecek. Böylelikle keşif görevi doğrultusunda kamera sistemleri ile görüntü aktarım sistemlerinin yanı sıra silah sistemleri de yüklenebilecek. ANKA'nın ise taşıyabildiği faydalı yük 200 kilogram, toplam ağırlığı ise bin 600 kilogram seviyesinde. Bu nedenle de sadece kamera sistemi (ASELSAN üretimi AselFlir) ve yine ASELSAN üretimi radar sistemi (yer istasyonuyla iletişimi sağlayan anten ekipmanı) yüklenebiliyor.

- ANKA'dan 2 kat daha süratli olacak. ANKA 100-110 knots (yaklaşık 200 km/sa) seyir süresine sahipken yerli predatörde bu hızın 250 knots'a (462.5 km/sa) kadar çıkarılması bekleniyor. Bu da intikal hızını arttıracak.

- ANKA telsiz iletişimi, görüntü aktarımı gibi konularda iletişimi yer istasyonlarıyla sağlıyordu. Ancak yerli predatör iletişimi uydu vasıtasıyla kuracak. Böylelikle daha yüksekten uçacak ve yerden hedef olma riski minimuma inecek.

- Uydu iletişiminin sağlanmasıyla, mevcut ANKA'daki gibi antenin yer istasyonu anteniyle birbirini görmesi zorunluluğu da ortadan kalkacak ve yerli predatör daha geniş bir alanda görev yapabilecek.

- Yerli predatör yolcu uçaklarından bile daha yüksek irtifalarda uçabilecek. Bu da 40 bin feet irtifanın üzerine çıkması anlamına geliyor.

- Türkiye, yerli predatörün tüm kritik ekipmanlarını yurt içinden temin edecek. 

- ANKA, İsrail üretimi Heron marka insansız hava araçlarına rakipti. Yerli predatör için ise ABD'nin Predatör B olarak bilinen silahlı versiyonu rakip olacak.

- Yerli silahlı İHA, dünyada bu işi yapan ABD ve İsrail'le aynı geliştirme ve üretim hızında üretilecek.

- Yerli predatöre yüklenmesi beklenen silah sistemlerinde de yerli üretimlerin ön plana çıkması bekleniyor. Bu kapsamda Roketsan üretimi Cirit'in yerli predatörde kullanılacağı belirtiliyor.

http://www.sabah.com.tr/Ekonomi/2012/07/19/turkiye-ciritle-vuracak

10 Temmuz 2012 Salı

İsrail Doğu Akdeniz'de askeri varlığını artırmaya çalışıyor


İsrail, Türkiye ile ihtilaf konusu olan doğu Akdeniz'deki doğal gaz arama ve çıkarma çalışmalarının korunması için bölgedeki askeri varlığını artırmaya hazırlanıyor.





İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak ile Genelkurmay Başkanı Benny Gantz tarafından onaylanan plan kapsamında, donanmaya dört yeni savaş gemisi sağlanacak, daha fazla asker görevlendirilecek ve "şoval" adlı insansız hava araçları devriye faaliyetlerine katılacak.
Toplam 1 milyar dolarlık bir bütçe ayrılan plan, İsrail'in doğu Akdeniz'deki doğal gaz platformlarının "terörist saldırılardan" korunmasını hedefliyor.
GAZ PLATFORMLARI ULUSLARARASI SULARDA
Özel mülk olan bu platformların bazıları İsrail kıyılarından 360 kilometre açıkta bulunuyor.
İsrail bölgede beş adet savaş gemisiyle kısıtlı bir devriye görevi yürütürken, 2013 yılında bu platformların gaz pompalamaya başlamasıyla donanmanın da görevi artırılacak.
Donanma Amirali Ram Rotberg gazetecilere yaptığı açıklamada, "Gaz rezervleri bulunduktan sonra ordu ve donanmaya koruma görevi verildi. Böyle bir bölgede hareket etmek için ordu ve donanma büyümeli" dedi.
TÜRKİYE İLE İHTİLAF
Doğu Akdeniz'de özellikle Kıbrıs Rum Kesimi açıklarında bulunan zengin doğal gaz yataklarının işletilmesi Türkiye ile gerilime yol açtı.
Türkiye'nin araştırma gemisi ve savaş gemileri yollamasıyla bölgede tansiyon bir anda yükselmişti.
İsrail ayrıca, Lübnan ile de bu konuda ihtilaf halinde, nitekim iki ülke arasında belirlenmiş bir kara suyu sınırı bulunmuyor.
İsrail'in Kıbrıs Rum Yönetimi ile askeri alanda da ilişkilerini artırması, Türkiye tarafından dikkatle izleniyor.
http://www.hurriyet.com.tr/planet/20952899.asp

DOĞU AKDENİZ'DE ÖLÜMCÜL SATRANÇ

Doğu Akdeniz'de ölümcül satranç..
Bazı gelişmeleri birlikte değerlendirelim. Rusya, Suriye'ye silah satışını durdurdu. Ne zamana kadar? Suriye'deki iç karışıklık yatışıncaya kadar? Peki yatışacak mı, elbette hayır. Rusya silah satışını tamamen durdurdu mu? Elbette hayır.
Suriye savunması, Sovyet döneminden bu yana Rusya tarafından sağlanıyor. Türk savaş uçağının düşürülmesinde de gördük, özellikle hava savunma sistemi, son yıllarda Rusya tarafından sağlandı. 2007'de İsrail savaş uçakları, Türk hava sahasını da kullanıp, El Kibar bölgesinde nükleer tesis olduğu iddia edilen hedefleri vurduğunda gözler Rus hava savunma sistemine takıldı.
İşte tam da bu saldırıdan önce, Rusya Suriye'ye bu sistemi sağlıyordu. İsrail'in saldırısının bir amacı da, yeni kurulan bu sistemi test etmekti. Etti ve Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim soluğu Ankara'da aldı. Türkiye'nin bütün öfkesine rağmen İsrail suskunluğunu korudu.
Rusya, Suriye meselesinin çözümünün ne kadar zor olduğunu, hatta çözüm olamayabileceğini çok iyi biliyor. Bu haldeyken Suriye'ye silah satışını tamamen durdurmuş olabilir mi? Sanmıyorum. S-300'ler dahil, 'silah satışları durduruldu' açıklamasının tam bir keskinlikle anlaşılmaması gerekiyor. Suriye'ye doğrudan vermezse İran üzerinden verecek. Bu, bir şekilde devam edecek.
Ayrıca, S-300 füzelerinin satışının iptal edilmesinin Suriye iç savaşıyla bir alakası yok. Doğru, Moskova çok yoğun baskı altında ama uzunca bir süredir İsrail'in Rusya'ya yönelik baskıları S-300'lerin kaderini etkiledi. İptalin tam da Vladimir Putin'in İsrail ziyaretine denk gelmesi ilginç. Çünkü, birkaç yıldır İsrail ile Rusya arasında, Suriye'ye satışların, özellikle de S-300 satışının durdurulması için müzakereler yürütülüyordu.
BM-Arap Birliği Özel temsilcisi Kofi Annan, dün Şam'daydı. Daha önce üzerinde anlaşılan ancak ateşkesi bile sağlamakta yetersiz olan altı maddelik planın uygulanması için belki de son şanstı bu ziyaret. 'Mutabık' oldukları açıklandı. Annan, Şam'dan Tahran'a gitti. Mutabık kalmalarının gerçekte bir karşılığı yok, olmayacak gibi de.
Annan'ın Tahran'a gitmesi, Tahran üzerinden iş yürütmeye çalışması belki de atılan en akıllıca adım. Moskova'nın Suriye meselesine ilişkin tutumunu bütün boyutlarıyla değerlendiririz. Rusya, hem Esad yönetimine destek verir hem de muhaliflerle sürekli görüşür. Bu yönüyle kilit ülkedir. Ama Suriye'de asıl kilit ülke İran'dır. 'İran masada olmasın' ısrarı devam ederse Suriye'de çözüm arayışı başarılı olmayacak demektir. Rusya'yı ikna etmek, İran'ı ikna etmekten çok daha kolay. Şam yönetimi için asıl güvence Rusya değil, İran'dır.
Bu yüzden, başından beri; Suriye meselesi ancak Türkiye-İran-Rusya arasında çözülür diye ısrar ediyoruz. Gerekten çözüm aranıyorsa bu formül işe yarayacaktır. İran'ı masadan atıyorsak, çözüme inanmıyoruz demektir.
Gerçi, gelinen noktada çözüm umutları yok oldu diyebiliriz. Annan ya da bir başkası, tarafları ateşkese, masaya oturmaya zorlayacak ne kadar formül üretirlerse üretsinler, başarılı olamayacaklar. Çünkü, çözüme inanan kimse kalmadı. Başından beri krizin tarafları çözümsüzlüğe, hesaplaşmaya, tasfiyeye inandı ve buna göre hareket ediyor. Suriye yönetimi, muhalefet, İran, Türkiye, S. Arabistan, Katar, Fransa vs... Bütün bu tarafların aslında bir çözüm üretmeye değil, nihai bir hedefe kilitlendiğini görmemek mümkün değil.
Bunlar olurken, Doğu Akdeniz'de Suriye merkezli tansiyon çözümsüz hale gelirken, oluk oluk kan akarken, herkes daha büyük hesaplaşmaya hazırlanıyorken hemen güneyimizde, yine Doğu Akdeniz'de, Türkiye'nin geleceğinde kritik rol oynayacak bir bölgede derin endişeler duymamız gereken gelişmeler oluyor.
İsrail ve Rum Yönetimi arasındaki stratejik ortaklık, Türkiye'nin güvenlik stratejilerine ağır darbe vuracak noktaya geldi. Artık İsrail savaş uçakları Kıbrıs üzerinde uçuyor, Türkiye hava sahasının kıyılarında dolaşıyor, yer yer ihlaller yapıyor, İsrail savaş gemileri Meis adasına kadar geliyor, burnumuzun dibinde ciddi şeyler oluyor.
Garip bir sessizlik bu. Ege adaları İsrail füzeleriyle donatıldığı zaman, Kıbrıs İsrail için bir garnizon devlete, askeri üsse dönüştüğü zaman ne diyeceğiz, merak ediyorum. İsrail nükleer denizaltıları Doğu Akdeniz'in en caydırıcı unsuru haline geldi.
Dikkat ederseniz, Suriye meselesi de, İsrail tazyikleri de, bölgedeki doğalgaz paylaşımı da hararetli bir geleceği davet ediyor. Bütün bunlar ve daha bir çok gelişmenin merkezinde olan tek ülke Türkiye. İran'dan Akdeniz'e uzanan dayanışma hattı da, Suriye'nin geleceğine kimlerin hükmedeceği de, Rusya'nın bölgedeki varoluş mücadelesinin de, İsrail'in Türkiye karşıtı cephe projesinin de en fazla etkileyeceği ülke Türkiye.
Bunlar, kolay üstesinden gelinebilir şeyler değil. Doğu Akdeniz; çevresindeki her ülkenin güvenlik stratejilerini de, dış politikasını da, ekonomisini de, siyasi aklını da rehin alacak bir kriz bölgesi olarak öne çıkıyor.

9 Temmuz 2012 Pazartesi

İSRAİL DONANMASININ YENİ GÖREVİ


İsrail donanması ve yeni görevi
İsrail'in küçük de olsa etkili bir donanması var. İsrail'in kuruluşu olan 1948 yılında sahneye çıkan bu donanma İsrail'in yaptığı bütün savaşlarda ve operasyonlarda şu veya bu şekilde görev yapmış bulunuyor.

1948 kuruluş dönemi, 1967 Savaşı, 1967 Savaşı sonrası 'yıpratma savaşı ya da süreci' denen dönem, 1973 Ramazan Savaşı, 1982 Lübnan savaşı ve sonrası dönem, 2006 İkinci Lübnan Savaşı, Gazze Ablukası, 2009-2010 Gazze Dökme Kurşun Operasyonu bunlar...
Donanmanın bu savaş ve operasyonlardaki rolü de daha çok seçilen kıyı ya da kara hedeflerini denizden toplarla bombardımana tabi tutmak olarak görülebilir. Buna ilaveten hasım donanmalarla karşı karşıya geldiği, bunlarla deniz muharebeleri yaptığı da biliniyor. Bu muharebelerin en önemlilerinden biri 1973 Savaşı sırasında Akdeniz'de Suriye'nin Lazkiye Limanı açıklarında meydana gelmiş ve İsrail donanması birkaç Suriye gemisini kayba uğramadan batırmıştı. Aynı dönemde İsrail donanması Mısır ve Suriye'ye ait 14 savaş gemisini saf dışı edebilmişti.
Bütün bu muharebelerde İsrail sadece iki kayba uğramıştı. Bunlardan ilki 1967 Savaşı'nı takip eden 'yıpratma savaşı' denen dönemde 21 Ekim 1967 günü Elyat adlı destroyerini Mısır balistik füze hücumbotlarından atılan 4 adet SS-N-2 Rus yapımı Styx adlı füzelerle kaybetmiş, Elyat denizin dibini boylamıştı. İkinci ve son büyük kaybını ise 2006 İkinci Lübnan Savaşı sırasında yaşamıştı. Bu defa Hizbullah sahilden attığı Çin yapımı C-802 füzeleriyle Hanit adlı muhribi vurmayı başarmış, muhrip batmamış ancak yara almıştı. Daha sonra onarılan bu muhrip bugün halen görev yapıyor.
Lahav ve Hanit, İsrail donanmasının mevcut 3 muhribinden ikisi. Üçüncüsü de Eylat muhribi. Bunlar İsrail Sa'ar tipi ve Amerikan Northrop Grumman tersanelerinde inşa edilmiş en modern silah, füze, elektronik savaş donanımları ile mücehhez, helikopter taşıyan yaklaşık 1200 tonluk savaş gemileri. Doğu Akdeniz'de son dönemde başlayan hakimiyet mücadelesinde bunlarla ileride bizim donanmanın bir şekilde karşı karşıya gelmesi de bugünkü şartlarda ihtimal dışı görünmüyor.
İsrail donanması bu muhriplere ilaveten başka tür gemilere de sahip bulunuyor. Bunlar saldırı amaçlı 10 güdümlü füze hücumbotu, 42 devriye gemisi ya da hücumbotu, 3 Alman yapımı Dolphin sınıfı denizaltı, 6 destek gemisi ve diğer gemiler. Bu donanmanın kendine ait hava gücü bulunmuyor; hava desteği ihtiyacını İsrail hava kuvvetleri sağlıyor. Tarihî geçmişini ve bazı özellikleri burada bir kere daha kısaca anlattığım İsrail donanmasının asli görevi elbette İsrail'in sahillerini, deniz alanlarını korumak, buralardaki muhtemel tehditlere karşı elindeki silahlarla karşı koymak, ambargo uygulamak olarak tarif edilebilir. Diğer konular ise savaş şartlarının gereği olan görevler.
Ne var ki, son günlerde çıkan haberlerde İsrail donanmasının asli görevine ek olarak yeni bir görev daha üstlenmeyi planladığı söyleniyor. Bu da gelecekte edinilecek yeni gemilerin karadan karaya füze rampaları ya da platformları olarak kullanılmasını kapsıyor. Donanmanın bu çerçevede kısa ve uzun menzilli füze platformları olarak donanmadaki bazı gemilerle İsrail ordusunun kara operasyonlarına destek sağlamayı hedeflediği anlaşılıyor. Bu füzelerin muhtemel hedeflerinin de Lübnan, Suriye, Gazze'deki muhtelif askeri tesisler, radar istasyonları, üsler ya da başka tesisler olabileceği söyleniyor. Hedef listesinden belki başkaları da var, kim bilir.
İsrail donanmasının önümüzdeki yıllarda edinmeyi planladığı 4 yeni savaş gemisine yerleştirileceği tahmin edilen füzelerin, kısa adı IMI olan devlet askeri sanayi şirketinin ürettiği 160.mm.lik uydu güdümlü, 40 km. menzilli Accular güdümlü füze sistemleri ya da aynı IAI şirketinin ürettiği kısaca LORA denen uzun menzilli sistemler olabileceği haberlerde yer alıyor. Tek kademeli, katı yakıtlı LORA sistemleri 400-600 kilogramlık savaş başlıklarını 250 km. menzile kadar ulaştırabiliyorlar. Bunlara ilaveten belki başka füze sistemleri de düşünülüyordur elbette. Bunlar da bugünden açıklanmazlar şüphesiz.
Dizaynları Amerika'da, inşaları İsrail tersanelerinde ya da ikinci bir tercih olarak Güney Kore'ye inşaları söz konusu olan yeni 4 gemi anlaşılan İsrail'in bugünkü en büyük gemileri olan korvetlerden çok daha büyük ve geniş olacaklar ve gerektiğinde kara hedeflerine de füze yağdıracaklar. Bunlar birçok görevlerinin yanı sıra İsrail'in denizdeki gaz platformlarını ve başka gaz tesislerini koruyacaklar ayrıca. İsrail donanması bugün işaret ettiğim gibi yeni bir değişimin eşiğinde bulunuyor; yakın gelecekte yeni bir görev daha üstlenmeye hazırlanıyor. Bunun Doğu Akdeniz'de etkin ve güçlü olma yolunda ilerleyen Türkiye'yi de yakından ilgilendirdiği aşikâr elbette..
http://zaman.com.tr/yazar.do?yazino=1315463&title=israil-donanmasi-ve-yeni-gorevi