28 Nisan 2012 Cumartesi

ASELSAN;IN MUHTEŞEM YÜKSELİŞİ


Aselsan'a 4.3 milyar dolarlık sipariş
Şirketin hedefi dünyanın en büyük 50 şirketi arasında girmek
28 Nisan 2012 Cumartesi, 15:30:41
Aselsan'a 4.3 milyar dolarlık sipariş
Aselsan'ın 2011 yılı Faaliyet Raporu'ndan derlediği bilgilere göre, cirosunu her yıl artırarak dünyanın en büyük savunma sanayi şirketlerinden biri olma yolunda ilerleyen Aselsan, 2011 yılında 160.7 milyon lira net kar elde etti. Şirketin satış gelirleri ise 23,9 artarak 1.5 milyar lirayı aştı. Satış tutarının 1 milyar 419.4 milyon liralık kısmı yurt içine, 82.5 milyon liralık kısmı ise yurt dışına gerçekleştirildi.

Kıbrıs Barış Harekatı'nın ardından Türk Silahlı Kuvvetleri'nin haberleşme ihtiyacını karşılaması amacıyla kurulan Aselsan'da 2 bin 340'ı mühendis olmak üzere toplam 4 bin 50 personel çalışıyor. Ar-Ge'ye büyük önem veren şirket, geçen yıl Ar-Ge faaliyetleri için 447 milyon lira harcadı. Bu rakamın 96 milyon lirası şirketin kendi kaynaklarından, 351 milyon lirası dış kaynaklar tarafından finanse edilen Ar-Ge harcamalarından oluştu.

Türk Silahlı Kuvvetleri için özgün çözümler geliştirenAselsan, KOBİ'lerle de işbirliğini her geçen yıl geliştiriyor. Aselsan, geçen yıl 267'si KOBİ olmak üzere 338 yurtiçi yan sanayi firmasına 315 milyon lira tutarında ödeme yaptı. Şirket, geçen yıl 3 bin 817 tedarikçi firmaya da sipariş verdi.

Dünyanın en prestijli savunma sanayi şirketleri arasında 80. sırada yer alan Aselsan'ın 2012-2018 döneminde 4,3 milyar dolar tutarında uzun vadeli siparişi bulunuyor.

PİYASA DEĞERİ 1 MİLYAR DOLAR
Kara, hava, deniz ve uzay platformlarında yüksek teknoloji sistem çözümleri geliştiren şirketin piyasa değeri 2011 yılı sonunda 1 milyar dolar olarak belirlendi. Aselsan, geçen yıl ortaklarına 32 milyon 696 bin 135 lira toplam temettü ödedi.

Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı'nın bir kuruluşu olan ASELSAN, Türkiye'de askeri ve sivil haberleşme sistemleri, elektronik harp ve istihbarat sistemleri, radar, komuta kontrol sistemleri, deniz savaş sistemleri, elektro optik sistem ve ürünlerin tasarımı alanlarında teknoloji merkezi konumunda bulunuyor.

HEDEF DÜNYANIN EN BÜYÜK 50 ŞİRKETİ ARASINDA GİRMEK
Dünyada en büyük 50 savunma sanayi firmasından biri olmayı amaçlayan şirketin önemli projelerinden bazıları şöyle:

- Hava Platformunda Uzaktan Elektronik Destek ve Elektronik Taarruz (ED/ET) Kabiliyeti Kazanımı Projesi (HAVASOJ) - Tehdit ülkelere karşı gerçekleştirilecek taarruzi hava harekatında, düşmanın her türlü radar ve haberleşme imkanının, tehdit bölgesine girmeden dinlenmesi karıştırılması veya aldatılması maksadıyla hava platformuna entegre edilmiş bir sistem olarak tanımlanıyor.

- Milli Gemi Projesi - MİLGEM-S

- Genel Maksat Helikopteri

- Alçak-Orta İrtifa Hava Savunma Füze Sistemi

- Deniz Platformu Çok Amaçlı Faz Dizinli Radar Sistemi (ÇAFRAD). Deniz Kuvvetleri Komutanlığı için Hava Savunma Harbi Fırkateyni TF 2000 platformlarının ana sensörü olması planlanan radar sistemleri olarak tanımlanıyor.
AA

23 Nisan 2012 Pazartesi

Sismik Araştırma Gemisi çok yakın


Çok daha derin oluyoruz!
Türkiye, denizlerde petrol sondajı için gerekli sismik araştırmaları yapacak yerli araştırma gemisi projesinde sona yaklaştı
22 Nisan 2012 Pazar, 11:58:17
Çok daha derin oluyoruz!
Maden Tetkik ve Arama (MTA) Genel Müdürlüğü, denizlerde petrol sondajı için gerekli sismik araştırmaları yapacak yeni Araştırma Gemisi Tedarik Projesi'nde sona yaklaştı. MTA adına ihale sürecini yürüten Savunma Sanayi Müsteşarlığı'nın (SSM) önümüzdeki hafta yüklenici firma ile sözleşme imzalanmasının ardından geminin yapımına hızla başlanacak.
Petrol başta olmak üzere enerjide yerli kaynakların gün yüzüne çıkartılması için önemli adımlar atan Türkiye, bu adımlara bir yenisini daha ekleme hazırlanıyor.
Denizlerde petrol sondajı için gerekli sismik araştırmaları, bugüne kadar MTA Sismik-1, Dokuz Eylül Üniversitesi'ne ait Koca Piri Reis Gemisi ve kiralanan yabancı gemilerle yapan Türkiye, son teknolojiyle donatılmış yerli yapım sismik araştırma gemisine sahip olmak için düğmeye bastı.
MTA'nın sahip olacağı gemi için ihale süreci tamamlanırken, MTA adına ihale sürecini yürüten SSM'nin önümüzdeki hafta yüklenici firma ile yaklaşık 100 milyon avroluk sözleşmeyi imzalanmasının ardından geminin yapımına hızla başlanacak.
Planlamalara göre, 2014'de tamamlanacak yaklaşık 86 metre uzunluğunda 22 metre genişliğindeki gemi, okyanuslarda bile üç boyutlu sismik arama yapabilecek yeterlilikte olacak.

YABANCILAR BASKILARA BOYUN EĞDİ
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yetkilileri, yaptığı açıklamada, Türkiye'nin kendine ait derin sismik araştırmalar yapabilecek veri toplama ve enerji kaynağı kapasitesine sahip gemisi olmadığı için bu tür gemileri yurt dışından kiraladığını belirterek, yerli sismik araştırma gemisiyle birlikte bu alandaki dışa bağımlılığın ortadan kalkacağını açıkladı.
TPAO'nun kiraladığı büyük boyutlu yabancı sismik araştırma gemilerinin özellikle Ege ve Akdeniz'de Türkiye ile komşu ülkeler arasındaki bazı ihtilaflı deniz alanlarında araştırma yapmaktan kaçındığını vurgulayan yetkililer, şunları kaydetti:
''Kiralanan yabancı sismik araştırma gemileri bazen komşu ülkelerin baskılarına boyun eğmek zorunda kalıyordu. 1974'de Ege'de ülkemiz adına karasularımızda sismik araştırma yapan yabancı bir gemi siyasi dış müdahalelerle bölgeden ayrılmıştı. Yine birkaç yıl önce Akdeniz'deki yetki alanlarımızda, petrol ve doğalgaz araştırmaları yapmak üzere kiralanan yabancı araştırma gemileri dış müdahalelerle çalışmalarına kısmen son vermişti. Yabancı gemilerle yapılan araştırmalarda elde edilen bilgi ve bulguların gizlilik ve stratejik özelliğe sahip olması yerli sismik araştırma gemisini ayrıca önemli kılıyor.''
İSTANBUL DEPREMİ DE ARAŞTIRILACAK
Geminin adının daha belirlenmediğini, bazı isimler üzerinde yoğunlaşıldığını dile getiren yetkililer, üzerinde helikopter pistinin de bulunduğu gemiye dünyada sayılı ülkenin sahip olduğunu söyledi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yetkilileri, yeni geminin Türk deniz araştırmaları tarihinde yeni bir sayfa açacağını ve elde edeceği verilerin birçok bilimsel araştırmaya kaynak olacağını belirterek, şu bilgileri verdi:
''Araştırma gemisi üzerindeki son sistem jeofizik, hidrografik, oşinografik ekipmanla petrol ve doğalgaz araştırmalarının yanında depremsellikle ilgili çalışmalar da yürütecek. Gemi özellikle Marmara'da İstanbul ile ilgili önemli veriler elde edecek. Bunun dışında, maden yatakları, jeotermal enerji, endüstriyel hammadde kaynaklarının araştırılması, deniz kirliliği ve deniz tabanından geçen boru/kablo hatlarıyla ilgili çeşitli araştırmalarda da kullanılacak.''

SİSMİK ARAŞTIRMA SONDAJIN OKMAZSA OLMAZI
Ege Denizi'nde 1974'de petrol arama çalışmalarını yürüten yabancı bandıralı bir geminin, İzmir Körfezi açıklarında uluslararası baskılar üzerine çalışmaları yarıda bırakması yerli sismik araştırma gemisine sahip olma fikrini ortaya çıkardı.
Bunun üzerine, arama kurtarma ve mayın taramada kullanılan ''Hora'' gemisine Kıbrıs Barış Harekatı'ndan sonra araştırma ekipmanları monte edilmesiyle, Türkiye ''Sismik 1'' adı verilen ilk sismik araştırma gemisine sahip oldu.
Yıllarca MTA bünyesinde Ege, Marmara ve Karadeniz'de yüzlerce bilimsel araştırmaya yürüten  56 metrelik MTA Sismik-1'in geçtiğimiz yıllarda İTÜ Denizcilik Fakültesine bağışlanmasının ardından, sismik araştırmalar kiralanan yabancı gemilerin yanında ''K. Piri Reis'' tarafından yürütüldü.
Kıbrıs Rum yönetiminin geçtiğimiz yıl sonunda Akdeniz'de petrol ve doğalgaz arama girişimlerine tekrar başlaması üzerine ''K. Piri Reis'', TPAO tarafından KKTC açıklarında görevlendirdirilmişti.
TPAO Genel Müdürü Mehmet Uysal, sismik araştırmaların yapacakları sondajlar için bir zorunluluk olduğunu belirterek, bazı kesimlerin ''K. Piri Reis''nin Doğu Akdeniz'deki çalışmalarının küçümsediğini ama sonuç olarak geminin kendileri için önemli verilere ulaştığını söyledi.

4 Nisan 2012 Çarşamba

VOLKAN LEOPARD 1 ATIŞ KONTROL (ASELSAN)


ALTAY GELİYOR


Türkiye'nin Kara Gücü" haber dizisi, ilk Türk tankı "Altay" ile CNN TÜRK ekranlarında başlıyor. Dünya basınının peşinde koştuğu Altay'ı üretim tesislerinde CNN TÜRK görüntüledi. Altay, bu yıl hangardan test için araziye çıkacak. Hedef 2015'te seri üretim

3 Nisan 2012 Salı

Türkiye'ye saldırı tatbikatı?



Burnumuzun dibinde bir tatbikat yapılıyor. İsrail donanması neredeyse Türkiye karasularında geziniyor. Haritayı açıp, Meis adasının nerede olduğuna bakanlar, neden söz ettiğimizi görecektir. ABD, İsrail ve Yunanistan'ın Akdeniz'de ve Türkiye sınırlarına yakın bölgede yürüttüğü tatbikatlar nedense Türkiye kamuoyunun ilgisini çekmedi.
Ankara'nın İsrail'le ilişkileri dondurmasından, bu ülkeyi Anadolu Kartalı tatbikatlarından dışlamasından sonra, Doğu Akdeniz'den Balkanlara hatta Kafkaslara uzanan ve Türkiye'yi "çevreleme" görüntüsü veren gelişmelerle birlikte bakınca rahatsız edici görüntüler çıkıyor ortaya.
Aslında bundan önce Girit açıklarında yapılan benzer bir tatbikatı ve Doğu Akdeniz'deki doğalgaz mücadelesini uzun uzun tartıştık burada. İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun 16 Şubat'ta Rum Kesimi'ne yaptığı ziyareti, "askeri üs isteyeceği"ne yönelik iddiaları, bu ülkenin Balkan ülkeleriyle birlikte yürüttüğü askeri ortaklıkları, girişimlerin Türkiye'yi hedef almasını, İsrailli yetkililerin Yunanistan mesailerini hep gündeme getirdik. Bugün konu edindiğimiz tatbikat da işte bu gelişmelerin sonucu ve Türkiye'yi gerçekten çok rahatsız ediyor.
26 Mart'ta Girit'teki ABD üssünden başlatılan, 5 Nisan'da sona erecek tatbikata ABD 6. Filosu ile İsrail ve Yunanistan'dan savaş gemileri ile uçaklar katılıyor. Operasyon özellikle İsrail, Yunanistan, Rum Kesimi ile perde gerisinde Almanya ve Fransa'nın yer aldığı, Doğu Akdeniz'in yeni keşfedilen dev doğalgaz rezervlerini barındıran bölgelerinde yapılıyor. Bu çerçevede Antalya'nın Kaş ilçesinin hemen karşısında bulunan, Meis adası, belki de tarihinde ilk kez askeri nitelik kazanıyor.
Tatbikatın konusu, yeni enerji kaynaklarına yönelik saldırıyı önlemek. Peki kim yapacak bu saldırıyı? Elbette, söz konusu ülkelerle ciddi krizler yaşayan, çıkar alanlarının tehdit edildiğini söyleyen ve açık tavır alan ülke, Türkiye! Bu yüzden de, Yunan basını, tatbikat simülasyonunda "düşman" gösterilen gücün Türk Hava Kuvvetleri'ni andırdığını yazmış.
Doğru da yazmış... Çünkü bölgedeki zenginliği paylaşan ülkelerin rahatsız ettiği tek ülke Türkiye ve bu rahatsızlık da açıkça ifade edildi hatta iş restleşmeye kadar vardı. Sadece Yunan basını değil, konuyla ilgili hemen bir çok değerlendirmede tatbikatla "Türkiye'ye mesaj verildiği" söyleniyor.
Güvenilir Denizkızı tatbikatları her yıl ABD, Türkiye ve İsrail tarafından yapılıyordu ve bir kurtarma tatbikatıydı. Türkiye-İsrail krizinden sonra ABD-İsrail birlikte yapmaya devam etti. Bu yıl ise Yunanistan İsrail tarafından davet edildi. Adı Noble Dina olarak değiştirildi. Sadece adı değil, kurtarma tatbikatı açık bir saldırı tatbikatına dönüştürüldü. Bunun üzerine Türkiye, 13 Nisan'a kadar devam edecek kendi tatbikatını başlattı.
Bugünlerde Suriye'ye odaklandığımız için, tatbikat ölçeğinin çok ötesine, bölge genelinde neler olduğuna bakmakta biraz zorlanıyoruz. Geçtiğimiz hafta Azerbaycan'ın İsrail'e askeri üs verdiği iddialarını hatırlayalım. Bakü iddiaları yalanladı ama İsrail-Azerbaycan ilişkilerini takip edenler için iddia hiç de şaşırtıcı değil. Aynı şekilde Akdeniz'den Balkanlara uzanan İsrail "etkisi" Türkiye'nin aleyhine büyüyen bir fırtına gibi.
Macaristan, Bulgaristan, Yunanistan ve Gürcistan'la askeri ortaklıklara, havca sahalarının kullanılmasına, askeri teknoloji transferine kadar kapsamlı ortaklıklar, ikili ilişkiler kategorisinin çok ötesine taşınmış durumda. Yunan hava kuvvetlerinin ihtiyaçlarını İsrail'in karşılaması, F-16 silah sistemleri gibi geniş bir alanda askeri tedarik, Yunan hava sahasının İsrail uçaklarına açılması gibi gelişmeler aslında jeopolitik hesaplarla ilgili ve hepsi Türkiye'nin alanını daraltmaya yönelik.
Ekim 2010'da iki ülke ortak hava tatbikatı düzenledi. Girit açıklarında yapılan, yüzden fazla İsrail savaş uçağının katıldığı tatbikatta S-300 füzeleri de test edildi. İsrail uçakları bin dokuz yüz kilometre menzil denedi. Uzun menzilli saldırı tatbikatıydı bu. İran gibi hedeflere yönelik bir tatbikat... Rusya'nın İran'a sattığı ancak engellenen, Suriye'ye verdiği ancak İsrail'in bütün baskılara rağmen engelleyemediği S-300 hava savunma sistemine karşı hazırlıklar yapıldı. İsrail, aynı dönemde Kıbrıs Rum Kesimi'yle de askeri anlaşmalar yaptı. Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman ile Rum Kesimi Dışişleri Bakanı defalarca görüştü.
Benzer anlaşmalar; savunma, hava sahası, istihbarat, askeri teknoloji gibi daha bir çok ülkeyle yapıldı. Bu ülkelerin Akdeniz ve Balkan ülkeleri olması dikkat çekiciydi. İtalya ile tatbikatlar, Romanya ile on gün süren tatbikatlar dikkat çekiydi. Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Sırbistan'la derinlikli askeri anlaşmalar yapıldı. Bütün bu ülkelerin hava sahaları İsrail savaş uçaklarına açıldı. Görünüşte Anadolu semaları kendisine kapatılan İsrail, askeri eğitim için geniş hava sahaları buldu.
Doğu Akdeniz'de; İsrail-Rum Kesimi-Yunanistan arasında askeri bir ittifak, Akdeniz ekseni oluşturuluyor. Balkanlar'da; İsrail, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Macaristan hatta Sırbistan ve Makedonya arasında benzer anlaşmalarla askeri bir alan, eksen oluşturuluyor. İsrail heyetleri, gittikleri bütün başkentlerde, özellikle Balkanlarda "Türk tehlikesi"ne vurgu yapıyor, tarihi önyargı ve korkuları diriltiyor, Türkiye'nin kendileri için nasıl bir tehdit haline gelmek üzere olduğu konusunu işliyor. Doğu Akdeniz merkezli enerji çalışmaları işte bu yeni stratejik sonuçlarından biri.
Bu yüzden "Ege ortaklığın adalarında İsrail füzeleri.. Kime karşı?" diye yazmıştık. "Adalar'dan sonra Kıbrıs'ta da İsrail füzeleri" demiştik. Bu çalışmaların hedefi sanki İran'mış gibi bir görüntü veriliyor. Oysa hedef hep Türkiye idi. Şimdi İsrail savaş gemileri neredeyse Türkiye karasularına giriyor.
Meis neresi? Hadi haritaya beraber bakalım...!

ANKA'dan sonra TISU için kollar sıvandı


ANKA'dan sonra TİSU için kollar sıvandı

Türkiye, 2030 yılına kadar insansız savaş uçağı yapmanın peşinde.

Rapordan: "2030'a kadar Türk İnsansız Savaş Uçağı'nı (TİSU) milli imkanlarla gerçekleştirmek üzere, gerekli teknolojik altyapının oluşturulması ve fizibilite çalışmalarına başlanması amaçlanmaktadır."
İnsansız savaş uçağı

İnsansız hava aracı ANKA'yı uçurmaya başlayan Türkiye, bir de Türk insansız savaş uçağı (TİSU) için yol haritası çizdi.
Plan, Savunma Sanayii Müsteşarlığı koordinasyonunda, TSK, sanayi kuruluşları, enstitüler ve üniversite temsilcilerinin katılımıyla yapılan toplantılarda ortaya çıktı.
Raporda ayrıca, halen 5 milyar dolarlık pazara ulaşan insansız hava sistemlerinin sadece askeri değil, sivil alanlarda da kullanımının artacağı belirtildi. Bu çerçevede, 10 yılda 50 milyar dolara ulaşacak pazarda Türkiye'nin de etkili olabileceği kaydedildi.
Akşam gazetesinden Hakkı Kurban'ın haberine göre, İHA planlamalarının yapıldığı toplantılarda, TİSU için de ana hedef ortaya kondu. 
Rapordan: "2030'a kadar Türk İnsansız Savaş Uçağı'nı (TİSU) milli imkanlarla gerçekleştirmek üzere, gerekli teknolojik altyapının oluşturulması ve fizibilite çalışmalarına başlanması amaçlanmaktadır."
Raporda ayrıca, halen 5 milyar dolarlık pazara ulaşan insansız hava sistemlerinin sadece askeri değil, sivil alanlarda da kullanımının artacağı belirtildi. Bu çerçevede, 10 yılda 50 milyar dolara ulaşacak pazarda Türkiye'nin de etkili olabileceği kaydedildi.

http://www.ntvmsnbc.com/id/25336200/#storyContinued

1 Nisan 2012 Pazar

KRİPTOLU CEP TELEFONU


Devletin zirvesi kullanacak

TÜBİTAK, dinlenemeyen kriptolu cep telefonu üretti. Yerli donanım ve yazılıma sahip cihaz, ses ve verileri şifreleyerek GSM ağı üzerinden iki telefon arasında güvenli iletişim sağlıyor
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), kamuoyunda arka arkaya gündeme gelen yasadışı dinlemelere devletin zirvesinin de takılmaması için çareyi yerli yazılımlı kriptolu telefon MİLCEP'i üretmekte buldu. Uzun çalışmalar sonrası normal cep telefonu boyuna inen kriptolu telefonla 3G hızında internete bağlanılabilecek. Kullanıcılar kendi aralarında kriptolu sohbet (chat) yapabilecek. Donanım ve yazılımı 'milli' olan 'MİLCEP' adlı cihaz, ses ve verileri şifreleyerek GSM ağı üzerinden iki telefon arasında güvenli iletişim sağlıyor. Devletin zirvesi tarafından kullanılacak olan MİLCEPK2 modeli sayesinde milli gizlilik dereceli bilgiler bu cihaz aracılığıyla paylaşılabilecek.

İŞLEMCİSİ 4 KAT DAHA HIZLI
NATO standartlarında geliştirilen yeni model MİLCEP-K2, ilk modelinde olduğu gibi rehber, mesaj, ajanda, güvenlik uygulamaları gibi özelliklere sahip. Telefona yeni eklenen özelliklerin başında kriptolu chat geliyor. Cihazın tuş takımıyla veya bilgisayara bağlanarak kriptolu chat yapılabiliyor. Yeni model eskisine göre 4 kat daha hızlı bir işlemciye sahip olacak. Cihazın dış görünümü değiştirilerek, kolay kullanımlı bir arayüz eklendi.

SERİ ÜRETİM HAZİRANDA
TÜBİTAK tarafından geliştirilen cihaz ayrıca dahili kripto modülü içeriyor. Cihazın veri kablosu, mikrofonlu kulaklık, araç ve harici şarj cihazı bulunuyor. TÜBİ- TAK mühendisleri, son modelde EDGE ve 3G üzerinden kriptolu ses ve veri transferi sağlamayı amaçlıyor. İngilizce ve Türkçe dil seçeneğiyle üretilen cihazın üzerinde kamera gibi güvenliği zayıflatabilecek özellikler bulunmuyor. Haziranda seri üretimine başlanacak kriptolu telefonlarla Türkiye, kriptolu cep telefonu üretebilen ABD, Almanya, İspanya, Fransa ve Norveç'in ardından 6'ncı NATO ülkesi olacak.

CİHAZ NASIL KULLANILIYOR?
Görüşme başlangıcında iki cihaz karşılıklı olarak birbirlerinin sertifikalarını kontrol edip, tek kullanımlık kripto anahtarını oluşturuyor.
Anahtar oluştuktan sonra, cihazın mikrofonundan alınan ses, matematiksel fonksiyonlardan oluşan kripto algoritmalarıyla verilere dönüştürülüyor.
Matematiksel bilgiler ses kanalından değil, GSM şebekesinin veri kanalından diğer cihaza aktarılıyor. Aktarılan cihazdaki kripto anahtarı, bu matematiksel verileri tekrar sese dönüştürüyor.
Görüşme sonlandıktan sonra iki tarafta da kullanılan kripto anahtarı siliniyor. Böylece cihazın kriptolu verileri çözülemiyor. 

http://www.sabah.com.tr/Ekonomi/2012/04/01/kriptolu-cep-yaptik

Mayınlı araziler mayısta temizlenecek


911 kilometrelik Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi için mayısta düğmeye basılacak. Milli Savunma Bakanlığı tarafından açılan mayın temizleme ihalesine 20 firma başvurdu
Türkiye'nin çözüm için tampon bölgeye de sıcak baktığı Suriye sınırında, önümüzdeki ay başka bir hareketlenme yaşanacak. Hükümet, 911 kilometrelik Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi için mayıs ayında düğmeye basacak. Arazinin kullanım hakkı temizlendikten sonra devlete verilecek. Hükümetin, mayın arındırmalarının ardından bu arazileri organik tarım için kiralama yöntemiyle ziraate açması bekleniyor.

6 PARÇA HALİNDE İHALE EDİLECEK

212 milyon metrekarelik mayınlı arazi, 6 parça halinde ihale edilecek. Cizre-Nusaybin (140 km), Nusaybin-Ceylanpınar (124 km), Ceylanpınar-Akçakale (110 km), Akçakale-Çobanbey (156 km), Çobanbey- Hassa (101 km) ve Hassa-Denizgören (280 km) arasındaki araziler ayrı ayrı firmalara temizletilecek. İhale sürecini Makine Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK) yönetecek. Arazi koşullarına göre kategorize sınır 2014'te tamamen temizlenmiş olacak. Milli Savunma Bakanlığı'nın açtığı ihaleye 20 firma başvurdu. İhale, nisan içinde sonuçlanacak. İhale edilen sınırın kullanım hakkı firmalara verilmeyecek.

ANKA VE ATAK HAZİRANDA GÖREVE BAŞLIYOR


ANKA ve Atak Haziran'da göreve başlıyor

Yerli insansız hava aracı Anka ve yerli helikopter Atak Haziran ayında operasyonel olarak göreve başlayacak

ANKA ve Atak Haziran'da göreve başlıyor
Savunma Sanayii Müsteşarı Murad Bayar, insansız hava aracı (İHA) ANKA ve yerli üretim saldırı helikopteri ATAK'ın haziran ayına kadar testlerinin tamamlanarak operasyonel olarak göreve başlayacaklarını söyledi.
Bunun, helikopter ve İHA'nın TSK envanterine girmesi anlamına gelmediğini belirten Bayar, "Bir çeşit operasyonel test diyebilirsiniz ama envanterdeki herhangi bir araç gibi kullanılacak" diye konuştu. Bayar, kısa süre içinde TSK ile 10 adet ANKA üretimi için sözleşme imzalamayı umduklarını açıkladı.
Murad Bayar, Dünya Gazetesi'ne, yeni stratejik plan çerçevesinde yeniden belirlenecek olan savunma sektöründe Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı'na ait şirketler ile özel sektör ilişkilerini değerlendirdi.
Şimdilik "operasyonel bir test' Murad Bayar, Türkiye'nin en önemli projelerinden olan yerli insansız hava aracı ANKA ile yerli üretim ve lisansı Türkiye'ye ait olmak üzere Agusta Westland ile birlikte üretilen ATAK saldırı helikopterinin, ilk üretim prototiplerinin haziran ayına kadar TSK tarafından kullanılmaya başlanacağını açıkladı. Projelerin kesin teslimi anlamına gelmeyen uygulamanın bir çeşit "operasyonel test" olarak nitelenebileceğini kaydeden Murad Bayar, şu bilgiyi verdi: "ATAK için stratejik planda 2013 olarak bahsedilen teslim tarihi, tam konfigürasyonlu üretimlere ilişkin. Ancak biz tanksavar silahları takılmamış, istenen 9 adet ATAK'ın ilk grubunu üretip haziran ayına kadar tamamlayıp teslim edeceğiz. Şu anda 2 adet prototip uçuşlarını sürdürüyor. ANKA'nın da haziranda göreve başlamasını bekliyoruz. Önümüzdeki günlerde de TSK ile 10 adet ANKA üretimi için sözleşme imzalamayı umuyoruz. ANKA'nın bütün konfigürasyonları oturmuş durumda. Şu anda geliştirmede 5 uçak var. Otomatik iniş-kalkışlar deneniyor. Görüntüleme sistemi takıldı, görüntü alındı, görev aşamasına geliyoruz. ANKA için de ATAK için de "TSK envanterine girdi' demek değil bu teslimler. Hala prototip olan sistemler olarak adlandırıyoruz.

"Bir görev performansı yapılmış olacak" Vakıf şirketlerinin Türkiye'de bir görev amacıyla kurulduğunu hatırlatan Murad Bayar, "O görev de Türkiye'de olmayanı üretmektir. Bu rolleri, misyonları gelecekte de devam edecekler. Türkiye savunma sanayinde öyle alanlar var ki bir alanda iki şirketin varlığını sürdürmesi zor. Rekabeti artırma çabamız var, projelerde yan sanayi kullanımı, KOBİ katılımı ile derinleşme çalışmamız var. Ancak, belirttiğim gibi Vakıf şirketleri misyon şirketleri ve bir alanda özel sektörün diğer aktörleri varsa, o sektöre girmeleri yönünde bir yaklaşım değil, olmayanı, daha üst düzeyi hedeflemeleri, o noktaya çıkmaları bekleniyor. Başka şirketlerin olduğu bir alana yatırım yapmalarını istemiyoruz" dedi.

Murad Bayar, çok özellikli alanlarda yerli rekabetin olmamasının, bu alanda hiç rekabet olmadığı anlamına gelmediğini belirterek, "Gemi ya da uçak ya da tank yapıyorsanız bu alanda bir şirket olacaktır. Ancak aynı alanda elbette çok ağır bir uluslar arası rekabet var. Şirketlerin tek başına kaldığını söyleyemeyiz" ifadesini kullandı.

"Derinleşmek istiyoruz' Murad Bayar, yeni strateji belgesinde yerli katkı oranına ilişkin performans hedefinin kaldırıldığını ancak bu oranı takip etmeyi sürdüreceklerini ve üst seviyelere çıkarmaya çalışacaklarını kaydetti. Bayar, "Alt sistemlerde, bazı ileri teknolojilerde, komponentlerde eksiklerimiz var. Bu eksik olduğumuz alanlara yöneleceğiz" diye konuştu.

Havada 24 saat kalabiliyor TUSAŞ mühendisleri tarafından tasarlanan Türk insansız hava aracı ANKA'nın yapımında birçok yerli alt yüklenici firma görev aldı. Servis irtifası: 30 bin feet olan ANKA havada 24 saat kalabiliyor. Gövde uzunluğu 10 metre, kanat açıklığı 17 metre olan ANKA'nın kanat alanı 13.6 metrekare düzeyinde. Toplam kalkış ağırlığı 1.5 ton olan ANKA'nın yakıt ağırlığı ise 250 kg.

TÜRK İNSANSIZ HAVA ARACI GELİŞİM SÜRECİ






http://www.trmilitary.com/forum/viewtopic.php?f=3&t=29436