Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Savaşlardan kaçınmak en büyük arzumuzdur ama barışı sağlayabilmek için de, barış ve huzur içerisinde yaşayabilmek için de eğer şart olursa ona hazır olduğumuzu da gösterebilmek mecburiyetindeyiz. Bunun için güçlü, konvansiyonel birliklerin süratli bir şekilde uzak mesafelere taşınabilmesi kabiliyetini bugün elde ediyoruz" dedi.
Türkiye'nin de üretim ortağı olduğu "Atlas" isimli A400M stratejik ulaştırma uçağının Hava Kuvvetleri Komutanlığına teslim töreni 12'nci Hava Ulaştırma Ana Üs Komutanlığında yapıldı.
Cumhurbaşkanı Gül, törende yaptığı konuşmada, Türkiye'nin arabadan önce uçak yapan bir ülke olduğunu ancak zaman içinde buna ara verdiğini belirterek, bugün Türkiye'nin dünyanın en gelişmiş uçaklarının üretiminde paydaş ülke haline geldiğini söyledi.
Küresel kriz ortamında birçok ülkenin savunma harcamalarından büyük tasarruflar yaptığını, Türkiye'nin ise güçlü ekonomisiyle Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) ihtiyaçlarını hiç ara vermeden, kararlı bir şekilde karşılamaya devam ettiğini vurgulayan Gül, bundan duyduğu mutluluğu da dile getirdi.
Türkiye'nin güvenlik ve savunma stratejileri bakımından kolay bir bölgede olmadığını herkesin bildiğini söyleyen Gül, NATO haritalarına bakıldığında dünyadaki çatışma bölgelerinin, birçok sıkıntının Türkiye'nin çevresinde oluştuğunun görüleceğini, bu coğrafyada uzun bir süre bu tür sıkıntıların devam etmesinin olası olduğunu ifade etti.
Gül, ''Şüphesiz ki Türkiye'yi yönetenler, idare edenler de tehdit algılamaları çerçevesi içerisinde silahlı kuvvetlerin caydırıcılığını artırmak, ihtiyaç olduğunda gereken cevapların verilebilmesi için her türlü ihtiyacı karşılamakta hep kararlı olmuşlardır'' diyerek, bu anlayışla şubat ayında, havadan erken uyarı uçakları AWACS'ların Konya'daki törenle devralındığını ve Hava Kuvvetlerinin çok daha güçlü hale getirildiğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Gül, şöyle devam etti:
''Bugün de hava nakliye filomuzu, geleceğin uluslararası askeri nakliye uçakları ile donatarak çok daha güçlü hale getirmenin gururunu hep beraber yaşıyoruz. Toplam 10 uçak olacak, ilkini bugün devralıyoruz. Sunulan takvim çerçevesinde uçakların hepsi tamamlanacaktır. Aslında bu, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kapasitesinin 'upgrade' edilmesi yani mevcut kapasitesinin yükseltilmesi anlamına gelmektir. 'Upgrade' sözünü özellikle kullandım çünkü C160 ve C130'lar şu anda envanterimizde, kullanıyoruz. Bunları yeri geldiğinde nasıl kullandığımızı Hava Kuvvetleri Komutanımız anlattı. Irak'taki özel polis kuvvetlerimizin gelişinde, gidişinde, Afganistan'da ISAF'ta, Libya'da, tabii afetler söz konusu olduğunda Van'da, Pakistan'da bu uçakları kullandık. Ama bunların daha modernlerini, daha büyüklerini, daha büyük yük taşıyanlarını ve daha uzak mesafelere gidenlerini almaya başladık. Bu TSK'nin, hava kuvvetlerimizin gücünün, kapasitesinin artırılışının göstergesidir.''
"Günü geldiğinde doğru kararlar alınmazsa fırsatlar kaçar"
Bugün stratejik açıdan çok önemli, NATO bünyesindeki yeni kuvvet yapısı ve stratejik yetenek geliştirme programları ile uyumlu bir adım atıldığına işaret eden Gül, bu tür yeteneklerin NATO'nun diğer unsurlarıyla çalışabilir şekilde geliştirilmesinin, NATO'nun 2012'de, kendisinin de katılımıyla Chicago'da yapılan zirvesinde karara bağlandığını anımsattı. Gül, "Bu kararlar uygulanıyor ve bütün müttefiklerle yeri geldiğinde ortak hareket edebilecek kapasiteye ulaşıyoruz. Chicago'da kabul ettiğimiz savunma paketinin önemli bir parçası olan bu uçakları, maliyet-etkinlik dengesini de en iyi şekilde gözeten çok uluslu bir proje dahilinde müttefiklerimizle ortak geliştiriyoruz" dedi.
Projeye Türkiye'nin yanı sıra Almanya, Fransa, İngiltere, İspanya ve Belçika'nın da katıldığını kaydeden Gül, bu tür büyük projelerin uzun vadeli olduğunu belirtti.
''Günü geldiğinde doğru kararlar alınmazsa büyük fırsatlar kaçar gider. Bu vesileyle geçmiş yöneticilere, değerli komutanlara teşekkür etmek istiyorum'' ifadesini kullanan Gül, 1985'te başlayan süreç düşünüldüğünde birçok devlet adamı ve komutanın bu projenin içinde yer aldığını anımsattı.
Cumhurbaşkanı Gül, "Önemli noktalarda önemli kararlar alındığı için bugün bu mutluluğu yaşıyoruz. Bundan sonra da şüphesiz ki böyle olacaktır. Milli Savunma Bakanının anlattığı projelerin de teslimatı, envantere girişi, yeri geldiğinde ihracatı, muhakkak ki seneler alacaktır. Ama bu tarihi kararlara imzaları atanlar şüphesiz ki görevlerini devletimize ve milletimize karşı yapmanın da gururunu da her zaman taşıyacaktır'' şeklinde konuştu,
"Uzak mesafelere kaydırılması gereken sadece askerler değil"
Soğuk Savaş sonrası ortaya çıkan yeni güvenlik risk ve tehditlerinin kuvvet yapılarının gözden geçirilmesini zaruri kıldığına işaret eden Gül, birçok ülke gibi TSK'nın da savunma reformu yaptığını belirtti.
Gül, sözlerine şöyle devam etti:
''Artık konvansiyonel, sabit birlikler kadar seyyar, mobil birliklerden uzak mesafelere süratli konuşlandırılabilir, esnek kuvvetlere de ihtiyaç vardır. Bugünkü savaşlar dünkü savaşlar gibi değildir. Yakın tarihimizde yaşanan bazı örnekler bunu göstermiştir. Dolayısıyla ihtiyaç olduğunda bundan sonraki savaşlara, savaşlardan kaçınmak en büyük arzumuzdur ama barışı sağlayabilmek için de, barış ve huzur içerisinde yaşayabilmek için de eğer şart olursa ona hazır olduğumuzu da gösterebilmek mecburiyetindeyiz. Bunun için güçlü, konvansiyonel birliklerin süratli bir şekilde uzak mesafelere taşınabilmesi kabiliyetini bugün elde ediyoruz. Müttefiklerimiz ile birlikte de yeri geldiğinde bu güçleri kullanabileceğimizi söyledim biraz önce. NATO'da deklare edilen 3. Kolordu bu anlamda göreve her zaman hazırdır ve görevini en başarılı şekilde yapmaktadır.
Uzak mesafelere süratle kaydırılması gereken sadece askerler değil, gelişmiş silahlar, teçhizatlar ve diğer malzemelerdir. Burada yalnız top tüfek gibi hafif askeri malzemelerden söz etmiyoruz. Bugün hava filomuza kattığımız A400M nakliye uçakları küçük uçak, tank, helikopter, zırhlı muharebe araçları, top ve obüs gibi daha sofistike harp araçlarını ve büyük yükleri de uzak mesafelere en süratli şekilde götürebilecek güçtedir. En önemli avantajları da çok ağır ve hacimli kargoları binlerce kilometre uzağa götürebilmesidir. Unutulmamalıdır ki, bu ölçekte bir taşıma kapasitesi ve hız günümüzün harp şartlarında askeri mücadelenin kaderini tayin edebilecek niteliktedir. Ayrıca sınırlarımızın ötesindeki operasyonlara katılımlarımız bakımından da son derece önemlidir. Bunun için attığımız adım çok değerlidir."
"Türkiye'nin caydırıcılığı, etkinliği ve prestijinin artırılmasına katkı"
Çok fazla ülkenin bu tür uçaklara sahip olmadığını, Fransa'nın ardından A400M'i envanterine geçiren ikinci ülkenin Türkiye olduğunu kaydeden Gül, bu uçakları üreten konsorsiyumda Türk savunma sanayi şirketlerinin bulunmasının da gurur kaynağı olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Gül, "Bazıları uçakları sadece paramızla alıp kullanıyoruz zannedebilirler. Hayır, aldığımız uçakların bir kısmını da biz yapıyoruz. Bu uçaklar tanıtılırken bu konsorsiyumdaki ülkelerin bayrakları yanında Türk bayrağı da vardı ve var olmaya da devam edecek bu şekilde" diye konuştu.
Bu uçaklarla Türkiye'nin, NATO, AB ve BM'nin insani yardım ve barışı koruma operasyonlarına katkı potansiyelini göstererek insanlığa olan borcun da en süratli şekilde karşılanacağını vurgulayan Gül, "Hiç şüphesiz ki Türkiye'nin caydırıcılığı, etkinliği, uluslararası görünürlüğü ve prestijinin artırılmasına büyük katkı sağlamaktadır. O bakımdan bu uçakların envanterimize katılmasını çok önemsiyor, ülkemize hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum" değerlendirmesinde bulundu.
Hükümete, Genelkurmay Başkanlığına, Milli Savunma Bakanlığına, Hava Kuvvetleri Komutanlığına, sanayi sektörü çalışanlarına, ortaklara ve özellikle de geçmişte bu kararların alınmasında imza atan bütün komutanlara teşekkür eden Gül, "Dünyada çok az ülkenin hava kuvvetlerinin tarihi 100 yıldır. Bunlardan biri de Türkiye'dir. Bundan dolayı Türk Silahlı Kuvvetlerimizi, Hava Kuvvetlerimizi bir kez daha tebrik ediyorum ve uçakların hayırlı olmasını temenni ediyorum" diyerek sözlerini tamamladı.
Cumhurbaşkanı Gül'ün konuşmasının ardından A400M stratejik ulaştırma uçağına ilişkin kısa film gösterildi. Daha sonra sahnenin arkasındaki perdenin kaldırılmasıyla A400M uçağı görüldü. Cumhurbaşkanı Gül ve diğer katılımcılar, önünde fotoğraf çektirdikten sonra uçağın içine geçerek yetkililerden bilgi aldı. Kokpitte oturan Cumhurbaşkanı Gül, pencereden el sallayarak basın mensuplarına poz verdi.
Törene, Gül'ün yanı sıra Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk, bazı emekli hava kuvvetleri komutanları ve çok sayıda davetli katıldı.
İlk uluslararası ortak proje
Milli Savunma Bakanı Yılmaz, törendeki konuşmasında, A400M uçağının envantere girmesiyle Türk Hava Kuvvetleri'nin önemli bir ihtiyacının karşılanacağını ifade ederek, projenin, tasarımından üretimine ve lojistik desteğine kadar Türk savunma sanayinin payı bulunan ilk uluslararası ortak proje olduğunu vurguladı.
Atlas uçağının ardından teslim alınacak dokuz uçakla Hava Kuvvetleri'ne stratejik ulaştırma kabiliyeti kazandırılacağını belirten Yılmaz, "A400M uçağıyla daha büyük miktardaki yük en uzak bölgelere rahatça taşınabilecek, Silahlı Kuvvetlerimizin dünyanın her bölgesinde icra edeceği operasyonlara destek verilecek, gerektiğinde insani yardıma ihtiyacı olan ülkelere de en kısa sürede ulaşılabilecektir" ifadesini kullandı.
"Ulaştırma yeteneği olmazsa olmaz"
Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk de törendeki konuşmasında, ulaştırma yeteneğini, silahlı kuvvetlerin ve devletin "olmazsa olmaz"ı olarak niteleyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hava kuvvetlerimiz 100 yılı aşan tarihi boyunca ulaştırma kabiliyetini yüksek seviyede tutmaya büyük önem vermiştir. Kuruluşundan bu yana çeşitli ulaştırma uçaklarıyla son derece önemli görevler icra etmiştir. Kıbrıs Harekatı sırasında C47, C130 ve C160 uçaklarıyla adaya binlerce paraşütçü ve binlerce ton malzeme atılmıştır. Yurt içinde ve yurt dışında yaşanan doğal afetlerin ardından ulaştırma yeteneğimiz, ülkemizin ve diğer milletlerin yaralarını sarmak için afet bölgelerine gerekli yardımları yetiştirmiştir. Van depremi, Pakistan, Şili ve Haiti depremleri sonrası tıbbi ve insani yardımlar ile Libya'dan vatandaşlarımızın ve diğer ülke vatandaşlarının tahliyesi ulaştırma yeteneğimiz ile gerçekleştirdiğimiz önemli görevlerden bir kısmıdır."
Projede 500 Türk mühendis görev yaptı
Türkiye'nin ilk stratejik ulaştırma uçağı olan A400M, Türk mühendislerinin tasarım ve imalatına katıldığı ilk uluslararası uçak projesi. Son hava teknolojileriyle üretilen uçak, Kayseri 12. Hava Ulaştırma Ana Üs Komutanlığı 221'inci filoda görev yapacak.
Türk Hava Kuvvetleri, proje kapsamında, 2013 yılında bir, 2014 yılında bir, 2015'ten 2018'e kadar da her yıl iki uçak teslim alacak. 2018'de son uçak yani 10'uncu A400M Türkiye'ye teslim edilecek. Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ'nin (TUSAŞ) aktif olarak yer aldığı projede, yaklaşık 500 Türk mühendis görev yaptı. İmalatta yaklaşık 1,5 milyar avroluk üretim gerçekleştirecek olan TUSAŞ, satılacak uçaklardan da ayrıca pay alacak.
A400M'in özellikleri
45 metre uzunluğundaki uçak, 43 metre kanat açıklığına ve 15 metre yüksekliğe sahip. 340 metreküp kargo hacmi olan A400M'in 37 ton malzeme taşıma kapasitesi bulunuyor. Uçak, 37 ton yükle 3 bin kilometre mesafeye, 10 ton yükle 9 bin kilometre mesafeye kadar uçabiliyor.
50 ton yakıt alabilen uçak, havada yakıt ikmali yapılmasıyla birlikte sınırsız menzile uçabiliyor. Cougar ve Skorsky tipi helikopterler, zırhlı araçlar, 32 tonu geçmeyen hafif tanklar bu uçakla taşınabiliyor.
Altay tankı, 6 landrover cip, 2 orta boy kargo kamyonu, 3 ZPT ve 2 Atak helikopteri, üzerinde araç, cihaz, malzeme yüklü halde tırlar ve gemi konteynerleri bu uçakla yüksek hızda görev yerlerine ulaştırılabiliyor.
Uçaktaki her şey otomatik. Kendi kendine uçabilen, inebilen A400M, yine kendi frenlemesini yapıp durabiliyor. Üstün koruma özelliğine sahip uçak, radar veya ısı güdümlü füzelere karşı ısı ve metal parçacıkları yayarak, kendini koruyabiliyor.
Hızı saate 800 kilometre
A400M'in seyir yüksekliği 13 bin metrede, maksimum hızı saatte 800 kilometre. 4 motorlu olan A400M nakliye uçağı, toprak pistlere de inip kalkabiliyor. Her biri 11 bin beygir gücünde 4 adet turboprop motor, uçağa jet performansı sağlıyor. İstanbul'dan kalkıp yakıt ikmali yapmaksızın ABD kıtasına gidebilen uçağın kabini 17 metre uzunluğunda. Uçak, gerektiğinde 66 sedye ve 25 sağlık personeli ile kısa sürede "uçan hastane" haline de getirilebiliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder