29 Ekim 2012 Pazartesi

Yeni Uçak ve Helikopter Motorumuz Yolda


TEI, yeni bir turbo jet motor geliştirme projesi başlattı. İşte detaylar...


Konuya ilişkin açıklamalar yapan Duman, TUSAŞ Motor Sanayii AŞ'nin havacılık alanında uçak motorları ve gaz türbinleri konusunda faaliyet gösterdiğini belirtti.

"Tasarımını Yaptığımız Modüllerde Şu Ana Kadar Hiçbir Problem Yok''
Duman, Türkiye'nin 2023 vizyonu kapsamında dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmek gibi bir hedefinin bulunduğunu hatırlattı.
Dünyanın ilk 10 ekonomisi incelendiğinde 4 ana faaliyet alanının ön plana çıktığını anlatan Duman, şöyle devam etti:
''Bunlardan birincisi sağlık, ikincisi otomotiv, diğeri bilgi teknolojileri, bir diğeri de havacılık. Dolayısıyla 2023 vizyonuna ulaşmada TEI olarak ülkemize katkı da bulunmak amaçlı insansız hava araçlarının (İHA) dışında da motor tasarım ve gaz türbini tasarımıyla ilgili yürüttüğümüz diğer projeler de var. Bir taraftan uluslararası projelere katılıp orada teknolojik ve tasarım alt yapımızı geliştiriyoruz. A400M uçağının TP400 motorunda yüzde 2,5 oranında tasarım iş payımız var. Motorun girişi ve egzoz kısmı tamamen TEI mühendisleri tarafından tasarlanmış, TEI atölyelerinde prototipleri üretilmiş ve seri üretime geçme fazındayız. Binlerce saatlik test uçuşu kapsamında bizim tasarımını yaptığımız modüllerde şu ana kadar hiçbir problem yok.''
İHA'lara Yeni Turbo Jet Motor
''İHA'lara güç veren motorlar kapsamında yeni bir turbo jet motor geliştirme projesinin faaliyetlerini de 4 ay önce başlattık'' diyen Duman, şunları bildirdi:
''Yaklaşık 3 yıl sonra 1000 libre ya da daha fazla güç üretebilen veya turboprop motor olarak değerlendirdiğimizde 1200 veya 1500 beygir arasından güç üretebilen yeni bir motorun tasarımından bahsediyorum. Bu anlamda önümüzdeki dönemde ülkemizin ihtiyaçları doğrultusunda gerek eğitim uçaklarına gerek özgün helikopterlere güç verecek bir motorun da tasarımını başlattık.''
''Ankara ve Eskişehir, Havacılıkta Topyekun Hareket Edecek''
Eskişehir Havacılık Kümesi Derneği Başkanı da olan Duman, Eskişehir Sanayi Odası Başkanı Savaş Özaydemir önderliğinde 2011 yılı mart ayında kurulan derneğin yegane amacının Eskişehir'de cumhuriyetten bu yana var olan havacılık faaliyetlerini geliştirmek olduğunu vurguladı.
Böyle bir kümelenmeyle havacılıkta, Eskişehir'in ve Türkiye'nin iş hacmini artırmak istediklerini dile getiren Duman, ''Bu kümelenmenin yaptığı sinerji gerçekten önemli. Bu anlamda tek başına Eskişehir'i noktasal bir faaliyet alanı olarak görmüyoruz. Ülkemizin havacılığı ile ilgili her faaliyette bizler de yer almak istiyoruz. Bu doğrultuda Ankara'da da bir havacılık kümelenmesi kurulmasıyla ilgili Kazan bölgesinde çalışmalar devam ediyor. Böyle bir faaliyetin başlaması için bir kaç ay daha süreç var. Yegane amacımız, Eskişehir ile Ankara'yı bir ortak vadide buluşturmaktır. Kazan'daki kümelenme kurulduğu zaman biz de o oluşumun bir paydaşı olacağız. Ankara ve Eskişehir, havacılıkta topyekun hareket edecek'' diye konuştu
.TRTHABER

25 Ekim 2012 Perşembe

TÜBİTAK’tan ‘casus devreye karşı’ yüzde ‘110’ destek



TÜBİTAK, Türk savunma sanayinin telsiz, füze, uçak, gemi, helikopter, tank, radar sistemleri, ateşleme sistemleri ve elektronik harp sistemlerinde yer alan 

entegre devrelerin millileştirilmesi için düğmeye bastı.







Türkiye’nin bugüne kadar yurtdışından temin ettiği entegre devrelerde zaman zaman casus özelliği taşıyan donanımların bulunması ve bunların da askeri operasyonların kaderini değiştirmesi nedeniyle, harekete geçen TÜBİTAK, bu projelere 5 milyon TL kaynak ayırdı.
YÜZDE 10’U ÖDÜL
TÜBİTAK, Savunma sistemlerinin ‘karakutusu’ olarak nitelendirilen donanımların yerli üretiminin gerçekleştirilmesi veya halihazırdaki donanımlarda bulunan casus devreleri tespit etmek amacıyla geliştirilecek proje bütçelerinin yüzde 110’una kadar geri ödemesiz destek verecek. Yani bu stratejik projeleri gerçekleştiren firmalar harcamalarının yüzde 10 fazlasıyla ödüllendirilecek. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, bu stratejik projeyi gerçekleştirenlere harcamalarının yüzde 10 fazlasını vererek, konunun Türkiye için önemini ortaya koymayı amaçladıklarını söyledi.
KARAKUTU DEVRELER
Türkiye’nin halihazırdaki konumunda, askeri sistemlerin en önemli parçalarından olan entegre devrelerin önemli oranda yurtdışından temin edildiğini hatırlatan Ergün, şöyle konuştu: “Devrelerin tasarımı ülkemizde yapılsa dahi, üretimi Tayvan, Çin gibi ülkelerde yapıldığından devrelerin üretim aşamasına müdahale edilemiyor. Yani bu devreler bir nevi ‘karakutu’ niteliği taşıyor. Bunların içinde askeri operasyonlarımız için kritik önem taşıyan casus devrelerin tespiti çok önemli.”
Ergün, mevcut yöntemlerin ihtiyacı karşılamaması ve casus donanım tespitinin kritikliği sebebiyle projeleri destekleme kararı aldıklarını vurguladı.
Başka ülkeye kalmasın
ÜLKELER için bazı alanlarda başarılı olmanın zorunluluk olduğunu belirten Nihat Ergün, “Savunma sanayi bunların başında gelir.  Aksi halde ülkeniz savunmasıyla ilgili en stratejik noktalarda mahremiyetinizi, gizliliğinizi koruyamazsınız. Yani bu konu bir başka ülkenin teknolojisine, inisiyatifine bırakılamayacak kadar önemli bir konu. Bu nedenle savunma sanayi alanındaki stratejik konularda ortaya konulacak ürünler ve çalışmalar milli olmalıdır, yerli olmalıdır” dedi.
Casus donanımın tespiti çok zor
TÜRKİYE’nin halihazırda kullandığı entegre devrelerdeki casus donanımların tespiti şu anda değişik metotlar kullanılarak yapılmaya çalışılıyor. Örneğin devrenin güçlü bir mikroskopla incelenip topoğrafyasının çıkarılması ya da devrenin farklı elektromanyetik davranışlarının incelenmesiyle devrede casus donanım olup olmadığı belirlenebiliyor. Zaman alıcı ve zor yöntemler. Askeri operasyonlarda hayati önem taşıyan bu devrelerde casus donanım olup olmadığı operasyonların başarısını etkiliyor.

22 Ekim 2012 Pazartesi

Anka kendi kendini imha etmiş


Test uçuşunda düşen ANKA kendi kendini imha etmiş
EMRE SONCAN ANKARA   -   23 Ekim 2012   Zaman gazetesinden  bildirdi.
Türkiye’nin ilk insansız hava aracı ANKA’nın geçtiğimiz ay test uçuşu sırasında düşmesinin sebebi belli oldu. Yer kontrol istasyonuyla 20 saniye boyunca bağlantıyı kaybeden ANKA’ya, görev bilgisayarı tarafından ‘kendini imha et’ komutu verildi. ANKA da burnu üzerine düştü. Buradaki amacın, kullanılan teknolojinin düşmanın eline geçmesini engellemek olduğu belirtiliyor.

     ANKA, test uçuşlarının ardından, 24 Eylül 2012 tarihi itibarıyla kabul test faaliyetlerine başladı. 3 gün sonra Genelkurmay Başkanlığı’ndan yetkililerin önünde bir uçuş gerçekleştirildi. Fakat beklenmedik bir olay yaşandı ve ANKA düştü. TUSAŞ’tan yapılan açıklamada, “Test uçuşu esnasında meydana gelen teknik bir sorun nedeniyle bir prototip hava aracı ile kırım yaşanmıştır. Arıza tespitine ilişkin çalışmalar devam etmekte olup kabul test faaliyetlerine diğer hava araçları ile devam edilecektir.” ifadelerine yer verildi. TUSAŞ, elindeki diğer prototiplerle test uçuşlarını sürdürüyor. Savunma kaynakları, “Eğer ANKA düşmeseydi, test kabul faaliyetlerinin devamı Batman’da gerçekleştirilecekti. ANKA hem test edilecek hem de terörle mücadelede etkin olarak kullanılmaya başlanacaktı. Bu kaza, süreci biraz erteletti. Fakat büyük bir sorun yok. Diğer ANKA’lar uçmaya devam ediyor.” bilgisini verdi.
     İHA’ların ‘kendi kendini imha’ komutu vermesinin birçok örneği bulunuyor. ABD’nin dünyanın çeşitli operasyon bölgelerinde kullandığı binlerce İHA’da da zaman zaman benzer sorunlar yaşanıyor. Komuta merkeziyle iletişimi kaybeden araçlar kendini imha ediyor. Burada asıl amaç, kullanılan teknolojinin düşman unsurların eline geçmesini engellemek.
   http://www.zaman.com.tr/manset/test-ucusunda-dusen-anka-kendi-kendini-imha-etmis/2006077.html

16 Ekim 2012 Salı

CİRİT COBRALAR TARAFINDAN KULLANIMDA

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin terörle mücadele ihtiyacı için üretilen lazer güdümlü ilk yerli füze cirit, cobra helikopterlerde kullanılmaya başladı. Cirit, 8 kilometre mesafeden lazerle işaretlenen hedefleri, TÜBİTAK üretimi hassas lazer arayıcısı ile buluyor ve 3 metre sapma ile vurabiliyor.

15 Ekim 2012 Pazartesi

TÜBİTAK lazerli füzelere 'yerli göz' üretti!


TÜBİTAK lazerli füzelere 'yerli göz' üretti!

  • yeni
Türkiye'nin ilk milli seyir füzesi SOM seri üretim safhasına geçerken, TÜBİTAK füze teknolojisinde yeni bir adım daha attı. Lazer güdümlü füzelerin gözü olarak bilinen dedektörler, yüzde 100 yerli kaynaklar kullanılarak geliştirildi.
Lazer dedektörler, ilk olarak yerli füze 'Cirit'lerde kullanılmaya başlandı. Dünyada az sayıda ülkenin sahip olduğu teknolojilerle üretilebilen ve yurtdışından ithal edilen lazer dedektörler, TÜBİTAK mühendislerinin çalışmalarıyla artık yerli olarak üretilecek.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Türkiye'nin hem füze hem de füzeler için stratejik ürün niteliğindeki parçaları ihraç edebilecek noktaya geldiğini söyledi.

Lazer dedektör, hedefi çok hızlı ve doğru bir şekilde görme ve hedefe kilitlenerek vurulmasını sağlıyor. Türkiye'nin geçmiş dönemlerde, gelişmiş ülkelerin ürettiği teknolojileri kullanan ülkeler arasında yer aldığına işaret eden Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, bu durumun tersine dönmeye başladığını söyledi.

Tamamen yerli kaynaklar kullanılarak üretilen yüksek katma değerli lazer dedektörler, TÜBİTAK araştırma geliştirme uzmanlarının iki yıllık çalışmaları sonucunda geliştirildi.

Füze teknolojisinde kritik parçalardan biri olan yerli lazer dedektörler, yurtdışındaki örneklerine göre de bazı üstün teknik özelliklere sahip. '4 kadranlı' olarak bilinen bu cihazlar, yüksek hız ve doğruluk, düşük parazitik kapasite, geniş dinamik çalışma aralığı ve yüksek tepkisellik özellikleri ile uluslararası pazarda öne çıkan yeteneklere sahip.

Yeni geliştirilen parçaların yurtiçinde üretilerek lazer güdümlü roketlerin arayıcı başlıklarında kullanılabilmesi için TÜBİTAK ile Roketsan arasında sözleşme imzalandı. Roketsan, projede teknik ihtiyaçların belirlenmesi ve test aşamalarında katkı sağladı. Cirit füzesinde kullanılan lazer dedektörler testlerden de başarıyla geçti.

http://www.sabah.com.tr/Ekonomi/2012/10/15/tubitak-lazerli-fuzelere-yerli-goz-uretti

Yerli füzeye yerli göz


Yerli füzeye yerli göz

Türkiye'nin ilk yerli seyir füzesi SOM'u üreten TÜBİTAK, füzelerin gözü olarak bilinen dedektörleri de kendi imkanlarıyla geliştirmeyi başardı.

Yerli füzeye yerli göz
Dedektörler ilk CİRİT'te kullanılacak. Türkiyefüze teknolojilerinde büyük bir adım daha atmayı başardı. Türkiye'nin ilk yerli seyir füzesi SOM'u üreten TÜBİTAK, füze teknolojisinde bir ilke daha imza attı. TÜBİTAK, lazer güdümlü füzelerin gözü olarak bilinen dedektörleri, tamamen yerli kaynakları kullanarak geliştirdi. Lazer dedektörler, ilk olarak, yerli füze 'CİRİT'lerde kullanılmaya başlandı.

Dünyada sayılı ülkelerin sahip olduğu ileri teknolojilerle üretilebilen ve şimdiye kadar yurt dışından ithal edilen lazer dedektörler, TÜBİTAK'ın çalışmalarıyla artık 'milli' olarak üretilecek. Füze teknolojisinde kritik parçalardan biri olan yerli lazer dedektörleri, aynı zamanda yurt dışındaki örneklerine göre üstün teknik özelliklere sahip. "4 kadranlı" olarak bilinen dedektörler, yüksek hız ve doğruluk, düşük parazitik kapasite, geniş dinamik çalışma aralığı ve yüksek tepkisellik özellikleri ile uluslararası pazarda öne çıkan yeteneklere sahip.
Hedefe kilitlenip vuruyor

Tamamen yerli kaynaklarla üretilen maliyet etkin ve yüksek katma değerli lazer dedektörler, TÜBİTAK Ar-Ge uzmanlarının 2 yıllık çalışmaları sonucunda geliştirildi. Roketin olmazsa olmaz parçası olan lazer dedektör, hedefi çok hızlı ve doğru bir şekilde görüyor, hedefe kilitleniyor ve vuruyor

ROKETSAN VE TÜBİTAK ANLAŞTI

Yeni geliştirilen dedektörlerin yurtiçinde üretilerek lazer güdümlü roketlerin arayıcı başlıklarında kullanılabilmesi için TÜBİTAK ile ROKETSAN arasında sözleşme imzalandı. ROKETSAN, projede teknik ihtiyaçların belirlenmesi ve test aşamalarında katkı sağladı. CİRİT füzesinde kullanılan lazer dedektörler, ROKETSAN'da yapılan testlerden üstün başarıyla geçti.

İhracat yapma noktasına geldik

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Türkiye'nin artık birçok alanda yeni teknolojiler, stratejik ürünler üretmeye başladığını söyledi. Bunun en somut örneklerinden birinin Türkiye'nin kendi imkanlarıyla yaptığı yerli füze olduğunu belirten Ergün, "Bu ürünler öyle yurtdışından kolayca temin edilen parçalar değil. CİRİT benzeri roket ve füzeleri üretmek için lazerli dedektörleri üretmemiz gerekiyordu ve TÜBİTAK çalışanları bunu başardı. Böylece Türkiye, hem füze hem de füzeler için stratejik ürün niteliğindeki bazı parçaları ihraç edebilecek bir noktaya gelmiş oldu" dedi.

Yerli füzeler hedefi, TÜBİTAK’ın geliştirdiği ‘göz’ ile bulacak



Türkiye, az sayıda ülkenin yapabildiği füze lazer dedektörü üretmeyi başardı. Cihazlar, ilk yerli füze ‘Cirit’lerde kullanılmaya başlandı. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Türkiye’nin hem füze hem de füzeler için stratejik ürün niteliğindeki parçaları ihraç edebilecek noktaya geldiğini söyledi.
Türkiye’nin ilk milli seyir füzesi SOM seri üretim safhasına geçerken, TÜBİTAK füze teknolojisinde yeni bir adım daha attı. Lazer güdümlü füzelerin gözü olarak bilinen dedektörler, yüzde 100 yerli kaynaklar kullanılarak geliştirildi. Lazer dedektörler, ilk olarak yerli füze ‘Cirit’lerde kullanılmaya başlandı. Dünyada az sayıda ülkenin sahip olduğu teknolojilerle üretilebilen ve yurtdışından ithal edilen lazer dedektörler, TÜBİTAK mühendislerinin çalışmalarıyla artık yerli olarak üretilecek.
    Lazer dedektör, hedefi çok hızlı ve doğru bir şekilde görme ve hedefe kilitlenerek vurulmasını sağlıyor. Türkiye’nin geçmiş dönemlerde, gelişmiş ülkelerin ürettiği teknolojileri kullanan ülkeler arasında yer aldığına işaret eden Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, bu durumun tersine dönmeye başladığını söyledi. Ergün bunun somut örneklerinden birisinin, Türkiye’nin kendi imkânlarıyla yerli füzesini yapması olduğunu dile getirdi. TÜBİTAK çalışanlarının yerli füze Cirit’te kullanılmak üzere, dünyada az sayıda ülkenin sahip olduğu ileri teknolojilerle üretilen ve şimdiye kadar yurtdışından ithal edilen lazer dedektör geliştirdiğini vurgulayan Bakan Nihat Ergün, bu ürünün stratejik öneme sahip olduğunu kaydetti. Ergün, “Bu ürünler öyle yurtdışından kolayca temin edilen parçalar değil. Cirit benzeri roket ve füzeleri üretmek için lazerli dedektörleri üretmemiz gerekiyordu ve TÜBİTAK çalışanları bu stratejik ürünü üretmeyi başardı. Böylece Türkiye hem füze hem de füzeler için stratejik ürün niteliğindeki bazı parçaları ihraç edebilecek bir noktaya gelmiş oldu.” şeklinde konuştu.
    Tamamen yerli kaynaklar kullanılarak üretilen yüksek katma değerli lazer dedektörler, TÜBİTAK araştırma geliştirme uzmanlarının iki yıllık çalışmaları sonucunda geliştirildi. Füze teknolojisinde kritik parçalardan biri olan yerli lazer dedektörler, yurtdışındaki örneklerine göre de bazı üstün teknik özelliklere sahip. ‘4 kadranlı’ olarak bilinen bu cihazlar, yüksek hız ve doğruluk, düşük parazitik kapasite, geniş dinamik çalışma aralığı ve yüksek tepkisellik özellikleri ile uluslararası pazarda öne çıkan yeteneklere sahip. Yeni geliştirilen parçaların yurtiçinde üretilerek lazer güdümlü roketlerin arayıcı başlıklarında kullanılabilmesi için TÜBİTAK ile Roketsan arasında sözleşme imzalandı. Roketsan, projede teknik ihtiyaçların belirlenmesi ve test aşamalarında katkı sağladı. Cirit füzesinde kullanılan lazer dedektörler testlerden de başarıyla geçti
http://zaman.com.tr/ekonomi/yerli-fuzeler-hedefi-tubitakin-gelistirdigi-goz-ile-bulacak/2002728.html
.

6 Ekim 2012 Cumartesi

6 Adet T-129 yıl Sonunda Teslim Edilecek.


Başkent’te taarruz helikopteri seferberliği
Zaman gazetesinden  Emre Soncar'ın bildirdiğine göre                                             
Türkiye’nin ilk taarruz helikopteri T-129'un  6 adedi yıl sonu Türk Silahlı Kuvvetleri’ne teslim edilecek.
Genelkurmay yetkilileri, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) tesislerine giderek helikopter hakkında son bilgileri aldı. T-129’un öngörülenden 70 kilo az yük taşıyabildiği, bu sorunun da diğer helikopterlerin üretimi sırasında aşılacağı belirtildi. T-129 ilk etapta, havadan karaya anti-tank füzesi (hellfire) ve uçaksavar füzesi (Stinger) yüklü olarak havalanacak. Daha sonra Türk üretimi Cirit füzesini kullanmaya başlayacak.
http://www.zaman.com.tr/gundem/baskentte-taarruz-helikopteri-seferberligi/1354854.html

2 Ekim 2012 Salı

MURAT BAYAR'LA NELER OLUYOR


Savunma Sanayiinde Merak 

Edilenler TRT Haber'de Cevap

Buldu

"Neler Oluyor" programının konuğu Savunma Sanayii Müsteşarı Murad Bayar’dı.

Savunma Sanayii Müsteşarı Murad Bayar, TRT Haber Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Böken'in savunma sanayiine ilişkin sorularını cevapladı.
Programda öne çıkan konulardan bazıları şöyle:
Ne kadar para harcıyoruz savunmaya?
Toplam savunma harcamamız yıllık 10-12 milyar dolar. Bunun üçte biri yani 3-4 milyar dolar civarında bir bölümü yıllık alım için kullanılıyor.
Ne kadarı yerli firmalara, ne kadarı yabancı firmalara gidiyor bu alımın?
7-8 sene önce yerli savunma sanayinin, toplam alımlar içindeki oranı yüzde 20 civarındaydı. Bu rakamı 2011 yılında yüzde 50'ye çıkarmayı hedeflemiştik ve bu rakam 2011 itibariyle yüzde 54'e çıktı. Yani yıllık 3-4 milyar dolarlık alımın yaklaşık yarısı milli sanayimiz tarafından karşılanıyor. 1000'den fazla KOBİ'miz savunma sanayinde faaliyet gösteriyor.
Terörle mücadelede istihbarat çok önemli, İHA'larda son durum nedir?
Bizim elimizde 10 tane Heron var. Hepsi İsrail'den alındı. Hepsi faal. 10 tane uçak 2010 yılında Türkiye'ye geldi. Daha alçak irtifada uçan daha küçük uçaklar kara kuvvetleri tarafından da kullanılabiliyor. Ama Heron gibi büyük İHA'ları Türk Hava Kuvvetleri uçuruyor. Uçak İsrail uçağı olsa da kamerası Aselsan'ın. Bunu koymamak için bahane ettiler kameranın ağırlığını. Kendi kameralarını koymak istiyorlardı.
Tamire giden Heronlar kısa sürede geri gelmiyor diye bir konu gündeme gelmişti.
Bu uçaklar 600 saat uçtuktan sonra motorlarının bakıma girmesi gerekiyor. İHA'ların görüş alanı kısıtlı. Bu nedenle bir kere kalktıktan sonra bütün sınırı gözlem altında tutması gibi bir şey söz konusu değil. Amerikalıların da dediği gibi, İHA'larla bakmak pipetle bakmak gibi. Görüş alanı çok kısıtlı. Dolayısıyla nereye bakacağınızı bilirseniz çok etkili bir gözetim aracı. Ama sadece İHA'larla bu gözetimi yapamazsınız. 10 Heron'u 180 milyon dolara almıştık.
Bakımları nasıl yapılıyor? İsrail'le ilişkiler çok iyi değil şu anda.
Tüm bakımları yurt içinde yapabilecek hale geldik artık. Motorunun Türkiye'de yapılması için de çalışmalarımız devam ediyor.
ANKA'larda kendi motorlarımız mı kullanılacak?
İlk etapta Alman motoru kullanacağız, sonra kendi motorlarımızı kullanacağız. Bugün dünyada İHA üreten iki tane büyük firma var. Biri Heron, diğeri Predator. Başka İHA yapan ülkeler de var ama bu etkinlikte yani ANKA olgunluğunda uçak yapabilen dünyada başka hiç bir ülke yok. Bu alanda dünyada üçüncü ülkeyiz. Buna Avrupa da dahil.
İHA'nın çektiği görüntüler üreten ülkeye de gidiyor mu? Uçağın verilerini başkaları da elde edebilir mi?
Uçağı kontrol eden uplink kriptolu. Bu uplink her tarafa yayın yapmıyor. Sadece kendi merkezindeki antene yayın yapıyor. Sizin anteninize bakıyor. Bu uçağın verilerine girebilmek için uçak ile anten arasına girmek lazım. Bizimle uçak arasında fiziken girmesi lazım. Bu da fark edilir zaten. Çok kolay değil.
İnsansız hava araçlarının insanlı gözlem uçakları ile tamamlanması gündemde. 5 uçak kiralanacak. İnsanlı hava araçlarını denemek için 2 yıllığına kiraladık. Bir Türk şirketinden kiralıyoruz.
ANKA'nın maliyeti ne kadar?
Seri üretime geçtiğimiz zaman tanesi 8-10 milyon dolar civarında bir fiyata gelecek. Şu anda prototip aşamasında. Seri üretime geçince maliyet düşecek. ANKA'larda şu ana kadar 100'den fazla deneme uçuşu yapıldı. 4 tane prototip uçağımız var. Deneme uçuşları sırasında zaman zaman hasarlar oluşabiliyor. Bir tane tam kırılan uçağımız var. O da geçen hafta oldu. Diğer hasarlar daha küçük çaplıydı. İki Türk firması ANKA'ların küçüklerini hazırlıyor şu anda. Bir tanesi seneye teslim edecek hazırladığı uçağı. ANKA'lar 1.5 ton ağırlığında bunlar 300-400 kilo ağırlığında olacak.
ATAK helikopterlerinde son durum
Helikopterin üretim hakkını almış vaziyetteyiz. Üzerindeki tüm elektronik sistemler ve yazılımları Türkiye'de yapılıyor. ATAK helikopterlerinin yüzde 50'den fazlası yerli üretim. ATAK helikopterleri 5 ton yükle kalkabilecek şekilde planlanıyor. Çeşitli testler yapılıyor. Şu anda bir olumsuzluk yok.
Uçakların yazılım kodlarını bize vermek istemiyorlar mı?
Kodları çoğu ülke vermek istemez. Bir savaş uçağının yazılımını aldınız, bu savaş uçağı yazılımı yapabileceğiniz anlamına gelmez.
Uçağı aldığınız ülke dost/düşman ülke tanımlamasını değiştirebilir mi?
Tanıma sinyali kripto ile yayınlanır. Kod sizin olmayabilir ama kripto sizindir. Tanımazsa cevap veremez, dersiniz ki bu düşman. Yazılımın içinde başka algoritmalar var mı bunu bilmek lazım. Bu teknolojik olarak mümkün. Savaş uçağı yapan 3 tane yapan ülke var. Biz 4. ülke olmak istiyoruz.

SEAHAWK helikopterlerinin maliyeti nedir?

24 Seahawk helikopteri aldık. Toplam maliyeti 600 milyon dolar civarındadır. Bir tanesi 25-30 milyon dolar civarındadır.
SEAHAWK helikopterlerini pahalı aldık diyenler var. ABD 15 milyon dolara alıyor deniyor?
Blackhawk helikopterleri 15 milyon dolar. Seahawk helikopterinin maliyeti daha yüksek. Seahawk'ta sonar var her şeyden önce. Seahawk çok daha kompleks bir hava aracı, o nedenle tanesi 25-30 milyon dolar.
Kirpi zırhlı araçlarında son durum nedir?
Ana silah sektörlerimiz artık yerli üretim haline geldi. Kirpi'de bizi üzen bir durum var. Kirpi’de üretim başladı. Silahlı kuvvetlerimiz bu araçtan çok memnun. Silahlı Kuvvetler’de genel olarak araçlar yere yakındır. Bu araçlar yerden yüksek. İçinde de özel tedbirler alınmış vaziyette. Koltuklar tavandan asılı basıncı azaltmak için. Bunlardan 273 tane ürettik kara kuvvetlerine verdik. 4-5 kere mayın patladı altında, hiç bir şehidimiz yok. Kirpi’yi bize yapan firma hem askeri araç yapıyor, hem de ticari kamyonları var. Ticari kamyon tarafında şirketin mali problemi var. Bu da şirketin mali yapısını bozdu. Bizim projemizde hiç bir mali sıkıntı yok. Bundan sonrası ticari bir konu.

İsrail'le Mavi Marmara sonrasında savunma sanayi ilişkileri durdu. Parasını ödeyip alamadığımız malzeme var mı?
Keşif botlarımız(keşif POD'larımız vardı olması gerekiyor )  vardı. Bu sözleşme feshedildi ve paramız geri alındı. İsrail'de kalan bir 
paramız yok.